Gezi Parkındaki Hayat Ağacı

Ortalama okuma süresi 4 dk.

Tree of Life / Hayat Ağacı kavramlarını mutlaka bir yerlerden duymuşsunuzdur. Bu sembol ve anlayış bütünü, neredeyse bilinen tüm antik medeniyetlerin mitolojilerine, tarihi kayıtlarına, inançlarına ve sanatına işlemiş bir kavramdır. Pek çok duvar süslemelerinde kullanıldığı görülmüştür. Peki nedir hayat ağacı ve onu bu denli özel kılan şey nedir? Ağaçların kitleleri ayağa kaldırmaya vesile olduğu bu günlerde gerçekten anlamamız gereken bir kavram olduğunu düşünüyorum çünkü tarihten bu güne bu kavramın özenle taşınması ve halen unutturulmuyor olmasının özel bir nedeni var…

En saf gözlerle bir ağacın şeklinin neye benzediğini yorumlamakla başlayalım. Çünkü zaten bütün semboller bu şekilde doğmuştur. İnsanın kelimeler kuramadığı zamanlardan da önce sembollerle iletişim daha da önemlisi sembollerle kavrayış vardı. Bilim adamlarının son yaptıkları çalışmalarda bu olgu tekrar ve tekrar kanıtlanmaktadır. Beynin sembolik ve geometrik bir işleme yöntemi olduğu resmen kanıtlanmıştır, direkt ifadeyle sembollerle yani imajlarla çalışır…

Ağaç 3 bölümden oluşur. En altta toprağa bağlanmış kökleri, ortada gövdesi ve en üstte de dalları ve yaprakları. Yaprakları olmadığı zamanlarda dallar aynı köke benzer. Bu durumdayken  ağaç sanki aynada simetrikmiş gibi görünür. Birbirine benzeyen kök ve dalları gövde birbirine bağlar. Gövde temel olarak dalları, yaprakları ve meyveleri yükseltmeye yarar. Malum bütün bitkiler güneşe doğru yükselir, önlerinde bir engel varsa bile kenarından köşesinden açıp güneşe yükselirler. Bu yapıyı anlamak önemlidir çünkü hayat ağacı kavrayışının temelini oluştururlar…

İnsan hayatı da benzer bir yapıya sahiptir. Yer altından yani topraktan meydana gelmişizdir tüm dini öğretilerin söylediği gibi. Sonra dünya yaşamımız boyunca büyür ve yükseliriz, meyve verip kuruyup tekrar köklere döneriz. Dallar köke benzer… Ve bu sonsuz döngü sürekli devam eder… İnsan psikolojisi bile aynı 3lemeye sahiptir. Bilinç altı ya da alt ego, ego ve süper ego denilen yapıyı lise yıllarımızda hepimiz görmüşüzdür. Bilinçaltı yer altıdır, toprak altıdır, kaynayan kazana benzer çünkü tüm olasılıkları içerisinde barındırır. Buradan beslenen bilinç/ego kendini büyütür ve geliştirir. Benliğimiz burada oluşur ve son aşamada süper egoya ulaşmaya çalışırız. Süper ego aslında evrensel akıldır ve bu akıl ancak yeni kökler yaratma kapasitesine sahiptir ve bu sonsuz döngü yine devam eder…

İlgili yazı:   İşaretler...

Ağaç sembolizminin pek çok kültürde yer bulduğundan bahsetmiştik. Maya yaratılış destanı popol vuhta bu şöyle anlatılır; ölünce toprağa gömülürüz, üzerimizde bir ağaç yetişir, o ağacın dalları bedenimizi delip geçer ve biz o ağaçla bir olur, ağacın içinde dolaşmaya başlarız. Sonra bir kuş gelip ağacın meyvesinden yer ve o kuş oluruz böylece özgürlüğümüze kavuşuruz. Hayat ağacını sanırım en güzel anlatan bu lirik benzetmedir. Ayrıca malumunuz tüm dini öğretilerde cennetteki ağaçlardan bahsedilir. Bir hayat ağacı bir de bilgelik ağacı vardır. Sümerlere göre ademoğlu yememesi gereken bilgelik ağacının meyvesinden yiyerek, kendine yasak olmayan hayat ağacının meyvesinden de yasaklanmıştır. Hayat ağacı kendisine yasak edilince ölümsüz olan adem, ölümlü hale gelmiştir. İşte bu denli önemlidir hayat ağacı, sonsuzluğun da ağacıdır.

Ama en önemlisi insandır hayat ağacı. Çıplak ayaklarından toprağa bağlanmış, gövdesiyle bir şeyler elde etmeye, öğrenmeye, deneyimlemeye, yükselmeye çalışan ve başıyla da düşünerek yeni olasılıklara yeni hayatlara, yeni hayat ağaçlarına olanak sağlayan, bütünün bir parçasıdır insan… İnsan olmak da önce insan olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışmak ve ikincisi insan olmanın değerini ayaklar altına sermemek, yıkmamaktır. İnsanın boyun eğmesi, bastırılması bir ağacın kesilmesiyle aynı şeydir. Ağaç kesilirse ağacın üzerinde yeşerebilecek tüm yapraklar, olgunlaşabilecek tüm meyveler, o ağaçta yaşayabilecek tüm kuşlar yani tüm olasılıklar, potansiyeller yok olur. Ağaç kesilirse gelecek kesilir. Gelecek olmazsa insan olmaz, insan olmazsa hayat olmaz…

Bu günlerde gezi parkı için direnişe geçen insanlar aslında oradaki ağaçlarla birlikte kendi benliklerini korumanın derdindeler. Çünkü ağaçlar gibi kendi varlıkları da, kararları da, özgür iradeleri de, özgürlükleri de kesiliyor ve bu gün insanoğlu doğayla birlikte bu tiranlığa dur diyor. Umarım bundan sonraki süreçte doğayla birlikte kendini yenileyebilir, daha güzel potansiyellere yelken açmak için, daha güzel gelecekler oluşturmak için. Çünkü hayat ağacı aslında elimizde olan değil, tekrar hak etmemiz gereken, ulaşmamız gereken amacımızdır. Hayat ağacı sonsuzluktur, bir olmaktır ve bu gün hem ağaçlarla hem da başkalarıyla bir olmayı deneyimliyoruz, demek ki doğru yoldayız, hepimize iyi direnişler.

İlgili yazı:   Her (Film Analizi)

🙂

YAZARA KAHVE ISMARLA!
Kahve bahane, zamanın ötesine geçmek şahane! Blogtaki özgün içeriklerin entropiye bile karşı gelerek sonsuza dek internette var olmasını istiyoruz. Bunu sağlamak için web site hosting barındırma giderlerine destek olmak isteyen herkesin katılımını sağlamak adına farklı bağış rakamları belirledik. Her bağış size özel sürprizler içeriyor. Detaylar aşağıdaki butonda! 🙂
Become a patron at Patreon!

Lütfen düşüncelerini yaz, bu yorum alanı senin için :)