Her şey zıttıyla var olur. Her zıtlık bir çubuğun iki ucudur. Her çubuk bir bütündür ve zıtlıklar aslında bütünü oluşturan bölümlerden ibarettir…
Zamanın Ötesi
Kauntum Ruh ikizi ve Kuantum Dolanıklık
Ruh ikizi ya da ruh eşi gibi tabirleri duymuşsunuzdur. Ruh ikizi nedir? Ruh ikizi nasıl bulunur? Ruh ikizi ve ruh eşi arasındaki fark nedir? gibi sorulara geçmeden önce kuantum ruh ikizi kavramıyla ilgili bu yazının bir önceki yazıyla bağlantılı olduğunu söyleyelim. “Kuantum Dolanıklık” yazımızda kuantum dünyasına kısa bir giriş yapıp kuantum dolanıklık olgusunun hayata bakış açımızı nasıl değiştirdiğine değinmiştik. Bu yazıda tüm kuantum konusuna biraz daha romantik bir şekilde yaklaşıp olguların arkasındaki sebepleri aralamaya çalışacağız. Yukarıdaki video da “Upside Down” filminin giriş kısmı. Çok sevdiğim bu filmin 2 dakikalık bu giriş videosunu hem görsel açıdan çok güzel bulduğum için hem de konumuzla birebir ilintili olduğu için koydum ve mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.
Kuantum dolanıklık yazımızda bütün atom altı parçacıkların bir şekilde birbirlerine bağlantılı olduğunu söylemiştik. Öyle ki dünyanın bir ucundaki bir parçacığın kuantum durumunu değiştirdiğimizde, dünyanın diğer ucundaki eş parçacık da ışıktan daha hızlı bir şekilde, hatta aynı anda değişiyordu. Bu durum; ikiz kardeşlerden birini kuzey kutbuna diğerini güney kutbuna koyup, birini çimdiklediğimizde tam olarak aynı anda diğerinin de canı acımasına benziyor. Aralarında nasıl bir bağ var ki ışıktan bile hızlı bir şekilde bilgi alışverişi olabiliyor? (Fizik yasalarına göre ışıktan daha hızlı bir şey asla var olamaz)
Bu konsepti kafamızda oturtabilmemiz için ruh ikizi karşılaşmaları ile birlikte paranormal olaylar ve parapsikolojiye de girmeye çalışacağım. Duymuşsunuzdur… Dünyanın neresinde olursa olsun büyü kültürü her yerde var ve benzer uygulamalara sahip. Afrikadaki vodoo büyücüsü de, ülkemizdeki “cinci” hocalar da “birine büyü yapmak” için o kişiye ait özel bir eşya ya da bir tutam saç filan isterler. Neden? Düz mantıkla şöyle diyebiliriz; büyücü, büyü yapılacak kişiyle arasında bir kontakt kurabilmesi ve uzaktan ona ulaşabilmesi için (sanki bir köpeğe kayıp birinin eşyası koklatılıp köpeğin o kişiyi bulması gibi) özel bir eşyayla aradaki bağlantıyı kurabildiğini düşünebiliriz. Peki bunu nasıl sağlar? İşte burada kuantum dolanıklık açıklamamız devreye giriyor. Büyünün işe yarayıp yaramadığından ya da büyü diye bir şeyin gerçekten de var olup olmadığından bağımsız olarak salt mantık yürütmeyle bu kültürel olguya bir yaklaşımda bulunuyoruz o nedenle dogmatik gözlüklerimizi bir kenara bırakarak düşünmeye devam edelim. Yoksa burada büyünün gerçekliğini kanıtlama çalışmıyoruz ama şu da bir gerçek ki bazı insanlar uzaktan etkiyle başkalarını etkiliyor ve bu CIA deneylerine kadar girmiş bir olgu… Neyse, kuantum dolanıklıkla bunu şöyle açıklayabiliriz; en basit ifadeyle büyü yapılacak kişiye ait saç tutamı o kişinin elektromanyetik yüklerini taşır. Dahası o kişiye ait özgün atom altı parçacıkları taşır. Bu mıknatıslanmaya benzer. Eğer bir demir parçasını uzun süre bir mıknatısa yapışık tutarsanız o demir parçası da o mıknatısın kutuplanmasını paylaşır ve ayrıyken bile aynı kutuplanmaya sahip olur. O nedenle kişinin temas ettiği özel eşyaları da kullanırlar… Büyücü, saç tutamı ya da eşyaya odaklanarak bilinç seviyesini, titreşimini, ya da atomaltı parçacıklarını o eşyayla uyumlayarak doğal olarak aynı anda da o kişiyle uyumlanmış, kutuplanmış olur. Acaba bu sayede o an büyü yapılacak kişi ne görüyor, ne hissediyorsa, büyücü de onu görebiliyor olabilir mi? Kurbanın saçı ve kurban arasında görünmez bir ip varmış gibiyse eğer, büyücü de bu ipi izleyerek kurbana ulaşıyor olabilir mi?… İşte bilinç kapılarımızı böyle bir dünyaya açıyoruz…
Ruh İkizi Nedir?
Dini metinlerde tanrının insanı kendi suretinden yarattığı yazılır… Felsefeyle dinin birbirine karıştığı dönemlerden kalma yazıtlarda insanın dünyaya gelmeden önce tek bir ruh olduğu, dünyaya “düşmeden önce” eril ve dişil olarak ikiye ayrıldığı söylenegelir… Dünyada bedenlenmeden önce tek olan bu ruha hermafrodit denir. Hem eril hem de dişil özellikleri tek bir bilinçte barındırır. Nihai amacımızın da tekrar o hermafrodit bütünlüğe, tekliğe erişmek olduğu söylenilir. Tüm öğretilerdeki erginlenme anlayışı bu felsefeyi baz alır. O nedenle antik çağlardan günümüze ulaşan pek çok heykelde tek bedende iki baş görürüz. Anadolu’daki eserlerde bile hem kadın hem erkek organları aynı heykelde birleşmiş yapıtlara rastlanılır. Dünya yaşamına bedenlenmeden önce tek iken ikiye ayrılmış ruhlara ruh ikizi denir. Bu ruhlar dünya yaşamları boyunca aslında hep kendi diğer yarılarını arar dururlarmış… Bu ruh ikizlerinin pek çok özelliği birbirine benzese de aslında birbirini tamamlayan iki yapboz parçasına benzerler. Diyelim ki erkek olan çok içe dönük biriyken, kız olan çok daha sosyal dışa dönük olabilir. Ama buna rağmen ikisi de aynı kitapları okumaktan aynı şeyleri yapmaktan hoşlanabilir. Dahası dünya üzerinde kurulan büyük forumlarda birbirini bulan ruh ikizlerinin bir araya geldiği etkinlikler bile yapılıyor. Bu forumlarda ruh ikizleri kendi hikayelerini anlatıyorlar. Şu sitede ruh ikizlerinin yaşadıkları ortak deneyimler listelenmiş: http://www.collapsingduality.com/FAQ.html Sitenin adı: “Collapsing Duality” yani “Çöken İkilik“… Ruh ikizini bulanlar belirli işaretler aldıklarını ve eş zamanlılık denen bir deneyimi yaşadıklarını söylüyorlar. Birbirlerinden habersiz olarak yapılan bu röportajlarda hepsi de aynı işaretlerden bahsediyorlar. Ruh ikizi belirtileri olarak en çok görülen olay iki ruh ikizinin de aynı anda aynı şeyi düşünmesi, söylemesi… Günlük hayatımızda bu bazen hepimizin başına gelir. Sevdiğimiz bir arkadaşımıza bir mesaj atacağızdır ve aynı mesajı aynı anda o da bize atar. Buna eş zamanlılık denir. Ruh ikizlerinde bunun daha sık görüldüğü iddia edilir. Hatta telepatik bir bağ olduğu söylenir. Bir diğer eş zamanlılık semboller üzerinden gerçekleşir. Çiftler aynı sembolleri görürler. Mesela farklı yerlerdeyken ikisi de aynı anda denizci çapası sembolünü görür. Ama masal gibi okuduğunuz bu hoş özelliklere rağmen her ruh ikizi karşılaşması mükemmel bir çift anlamına gelmeye de bilir… Nitekim ben de sonu pek hoş bitmeyen böyle bir deneyim yaşamıştım. Yine de bu deneyimden kendime dair (kendini bil) pek çok şey öğrenmiş, kendimle tanışmış, kendimi ve hayata bakış açımı geliştirmiştim. 🙂 Her neyse, ilgilenenler yukarıdaki linklerden daha fazlasına ulaşabilir. Konumuza geri dönecek olursak iki insanın ruh ikizi olup olmamasından bağımsız bir şekilde birbirleriyle aynı frekans, titreşim ya da atom altı parçacığa sahip olması, onların aynı anda aynı şeyleri hissetmeleri fenomenini açıklayabilir mi?
EEG diye bir makine var malumunuz… Beyin dalgalarını ölçümlüyor. Yani beyinlerimiz aynı birer radyo anteni gibi dalga yayıyorlar. Gelişmiş EEG cihazlarına bağlanan insanlarla pek çok deney yapılmış. Bunlardan birinde, faraday kafesli tamamen metal bir odaya kapatılmış bir insanla, birbirinden uzak yerlerde, aynı türden bir odaya kapatılmış başka bir insanın beyin dalgaları anlık ölçümleniyor. Deneklerden birine rastgele resimler gösteriliyor ve bu resimlerdeki imgeleri diğer odadaki insana göndermeleri isteniyor. Denekler daha önceden 20 dakikalık bir meditasyon yapmışlar, birbirlerini tanıyorlar yani. uzmanlar bu 20 dakikalık karşılıklı meditasyonun birbirleriyle uyumlanmaları için önemli ve başarıyı etkileyen bir etmen olduğunu söylüyorlar. Birinci denek resimleri görüp zihninden diğer deneğe göndermeye çalışırken EEG cihazında monitörde görülen beyin aktivitesi kaydediliyor. Aynı anda uzaktaki diğer odada oturan deneğin de beyin dalgaları, beyin loplarının aynı bölgesinde durduk yerde hareketlenmeye başlıyor. İki beyin dalgası yan yana getirildiğinde beynin aynı görsel bölgesindeki aynı frekansların ortaya çıktığı görülüyor. Oysa ikinci denek boş bir odadaydı ve hiçbir resim görmüyordu. Bu da zihin düzeyinde iki deneğin ışıktan hızlı bir şekilde iletişimde olduğunu kanıtlıyor. Bu konuda yapılan öyle çok deney ve kanıt var ki bilim adamları artık kuantum dolanıklık ve eş zamanlılığın kanıtıyla değil, bunu nasıl kullanabiliriz ile uğraşıyor, bunun üzerinde ciddi deneyler yapıyorlar. Bunlardan bir tanesi de AİDS hastalığı üzerine, nitekim sadece niyet ve odaklanma ile şifa denen bir etki üzerinde yapılan deneylerde aidsli hücre sayılarında azalma bile gözlemlenmiş.
Tüm bunlardan ne çıkarmalıyız? Hayata nasıl bakmalıyız? Acaba hepimiz tek bir parçacığın sonsuz kombinasyonundan ibaret, dolayısıyla hepimiz birbirimizle bağlantılı mıyız? Sanki bir oyun hamuru gibi bilinçlerimizi şekillendirip başkalarıyla uyumlayabiliyor muyuz? Aşk dediğimiz şey aslında karşımızda gördüğümüz kendimiz miyiz? Yani aslında tüm sevgi, sevmek işleri bir öz sevgi, öz gerçekleştirme, kendini kabullenme olayı mı? Tanrı neden yaratmak istedi? Neden ikilik oldu?… Derin soruları ortaya bırakıp her zamanki gibi kaçıyorum. Çünkü soruları cevaplardan daha önemli buluyorum.
Şunu unutmayın ki tanıştığınız ve bazı deneyimler yaşadığınız kişinin ruh ikiziniz olup olmamasına takılmayın. Çünkü bu sadece bir isimlendirme. Aslolan yaşadığınız deneyimdir. O deneyimden farkındalıkla elde ettiğiniz bilgilerdir ve sizin ne yönde dönüştüğünüzdür. Siz de kendi deneyimlerinizle iligli aklınıza takılan bir konu ya da farklı bir bakış açısı olursa yazmaktan çekinmeyin.
Ekleme: Bu TED videosunda gerçek bir ruh ikizi deneyimini izleyeceksiniz 🙂 https://www.ted.com/talks
E-Mail ile Takip Et
Her ufuk açıcı yeni yazı yayımlandığında e-mailinize bildirim almak için mail adresinizi kaydedin:Zamanın Ötesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Merhaba, filmi izlememiştim. Mutlaka seyredeceğim. Yanlış hatırlamıyorsam, CERN’de 2008 temmuzunda Big Bang ile ilgili yapılan deneylerden sonra bir programda “Karşı Madde”deyimini ilk kez duymuştum. Algımızı netleştirmek için bir örnekle anlatılmıştı. ” okyanusta yaşayan bir balık aslında etrafının suyla kaplı olduğunu bilmez. Yaşam alanını ve tüm evrenini, her yeri kaplayan sudur, ancak balık bunun farkında değildir”
Karşı Madde de Insanoğlunun okyanusu gibidir. Sonsuz bir boşlukta havada asılı gezegenler, galaksi ve yıldız sistemleri arasındayız. Eğer bu bilgi onaylanıyorsa “karşı madde”içerisinde yer alıyorsak, tüm enerjilerin birbirini etkilemesi çok normal olmaz mı?
Ruh ikizi konusundan önce “ikiz” kavramını incelediğimizde karşımıza bir yol haritası çıkarmış olur muyuz?
Karşı madde okyanusu çok doğru bir önerme, nitekim bir önceki yazımda buna ithafen ben de okyanusun icindeki biresel akıntı örneğini vermiştim. Kuantum dolaniklik fenomeninin aciklanmasi simdilik bu sekilde yapiliyor zaten. Deniyor ki; aynı sahilde birbirinden biraz uzskta ama ayni açıklıkta bulunan iki gemi ayni anda yukselip alcaliyorsa bu aslinda denizdeki dalgalanmanin ikisini de ayni anda etkilemesinden kaynaklanir. Yani atomalti parcaciklar arasindaki iletisimi bu icinde bulundugumuz “dalgali” deniz sagliyor. Gercekten de bir dalga frekan alanindayiz ve alan teorisi denen bir teori bu konuda saglam kanitlar sunuyor… Sorunuzu çok normal olmaz mi diye bitirmissiniz. Bu konular bizim icin artik normal, siradan olabilir. Ama pek cogu icin siradisi. O nedenle konuyu biraz heyecanli bir dille yazdim okuyucunun zihnini bu gerceklige acabilmek icin. Amerikayi yeniden kesfetmis gibi yazmis olabilirim 🙂 dedigim gibi pek cogumuz halen klasik fizik evreninde yasiyoruz, pek cogumuz icin bu, yeni bir bakis acisi…
İkiz kavrami ile ruh ikizi kavrami temel duzeyde ayni parcaciklari paylasiyor olmak acisindan benzer gorunse de genele baktigimizda nihai amac acisindan aralarinda fesefi bir ayrim soz konusu. Tek yumurta ikizleri gercekten de ayni beyin frekanslarina sahipler, bu da onlarin dolanik oldugunu gosterir. Ikizler insanlarin arasinda gorunmez bir bag olduguna guzel bir kanittir sadece. Ama ruh ikizleri tam anlamiyla ayni degillerdir. Frakanslari ayni degil, uyumludur. O nedenledir zaten ruh ikizlerinin birbirlerini gorur gormez cok hizli bir sekilde, saatler icerisinde 40 yillik arkadasmis gibi kaynasmalari… Ama buna ragmen farkli ksrakterleri olabilir. Birisinde olmayan parcacik digerinde vardir, bu da onlari sanki anahtar ve anahtar deligi gibi yapar. Ikisi farkli seylerdir ama birbirlerine uyarlar… Ikiz kavramindansa ruh ikizi kavrami uzerinde durmayi bu nedenle daha cok severim cunku varolusa iliskin bir sir barindirdigini dusunurum. Siz ne dusunuyorsunuz ikizler konusunda?
gecikme için özür dilerim…Biliyorsunuz, ikizleri ve ruh ikizlerini gözlemleyebilmem için doğal ortamım var 🙂
ayrımlarını çok güzel ifade etmişsiniz… sadece ben fiş+priz ilişkisini kullanıyorum genelde… sanırım daha digital kaldı 😉
Düalist yapı heryerde … etrafımızdaki her şeyin zıtlık içinde olduğunu görüyoruz… bana göre zıtlıklarla bütünleşen bir mükemmelliğin içindeyiz… Bu nedenle bildiğimiz dünyadan farklı frekanslarda olan ve zaman içinde bağlantıya geçeceğimiz ve geçtiğimiz ama farkında olmadığımız paralel dünyalar mutlaka var…
Ruhların varoluş amaçlarına göre konjonktürel hareket ediyoruz. Teğet geçenler ve yolları çakışanlar çok şanslı 🙂
Bilimle ilgilenmeye çok vaktim yok ama, yeni bir hayat şansım olsaydı bu konunun peşini asla bırakmazdım… Günümüz dünyası bu nedenle bu konuları daha çok gündeme taşıyor…
Bu arada Bulut Atlas filmini seyrettiniz mi? Sizce reankarnasyon var mıdır?
Siz bu “gecikmiş” mesajınızı yazıp gönderdiğiniz anda telefonuma bildirim geldi. Ben de şu an bir düğündeyim, tam bildirim geldiği esnada ikiz kız çocuklarına bakıyordum! 😀 Hayat gerçekten bu konuda çok nüktedan. Einstein’in dediği gibi rastlantı, yaratıcının anonim kalma şekli. Umberto Eco’nun dediği gibi hayat koca bir şaka… Ya da shekspir dediği gibi bir oyun sahnesi. Bu eş zamanliliklar farkindaligimi arttirdigimdan beri bende cok oluyor. Ozellikle sayilar ve sembollerde…
Her neyse, bulut atlasini elbette cikar cikmaz izlemistim 🙂 Reankarnasyonun karma boyutuna daha cok agirlik verilmis konu olarak o filmde. Ben de reankarnasyona karma yuzunden evet diyorum. Cunku benim birkac sorum var kimsenin cevaplayamadigi. Bunlardan biri tanridan baska bir sey var olabilir mi? Ondan ayri, onun disinda… Diğeri de yeni doğmuş bir bebeğin acı içinde ölmesini ya da 2 yasindaki bir cocugun tecavuze ugramasini nasil aciklayacagiz? Reankarnasyon olmadan bunları aciklayamiyoruz dusundukce cildiriyorum zaten. Yalansa da guzel bir teori reankaranayon. Ama obut turlu 2 yasinda tecavuze ugrayip tum hayati cehenneme donen bir kiz oldukten sonra cennete gitse noluur gitmese nolur… cennette unutturdular diyelim yasadiklarini ve acilarini. E peki hafizasi silinmis o kisi halen o kisi mi olacak?… Isin icinden cikamiyoruz… cennet cehenneme inanmiyorum acikcasi.
sitede bir yavaşlama ve sorun var sanırım. .. cevap yazdığım yorumum kayboldu 🙁 aşağı yukarı benzer cümlelerle yeniden yazmaya çalıştım. mükerrer olursa kusura bakmayın..
tesadüf diye bir şey yok :))) Hayatın “Şakacı” olduğu bir gerçek !!!
Kriminal süreçleri gözlemleyecek ortamlarım oldu…Bu konuda uzunca bilgi verebilirim… insanın hayal gücünün sınırlarını düşününce suç türlerinin çeşitliliği ürpertici. .. bir çoğu normal kişileri paranoya ve benzeri akıl oyunlarının sınırına getirebilir. ortaya çıkarılanlar dışında bilmediğimiz bir takım suç imparatorlukları ile çevriliyiz. Ancak ben, bilim ve sevginin masmavi umudunu taşıyorum… umut insanın en güzel rüyasıdır. ..
Birden fazla Yaradan olabilir, ancak tüm alt kümeler bir ana kümeye gidiyorsa mantık olarak nereye gelebiliriz henüz bilmiyorum…ortalama bir insan ömrü buna yetmeyecek gibi… 300 yıllık hayatımda çözemedim, hala deniyorum ;))) Merlin, Leonardo ve Nostradamus gibi biraz daha derine inmek gerekecek 🙂
Sıradışı filmleri sevdiğinizi ve üzerinde çok düşündüğünüzü görebiliyorum. bu da diğer bir ortaklığımız…
Robin Williams öldü… benim için en anlamlı aktörlerden biriydi. “what dreams day come” ödüllü filmini izlediniz mi bilmiyorum, cennet ve cehenneme bir de bu açıdan bakın… Yorumlarınızı takip edeceğim…
mutlu pazarlar, sevgiler
“What Dreams May Come ” 🙂
Ruh ikizleri ni gozlemlemem için doğal ortamı. Var derken ne demek istediniz gerçekten çöker ak ettim rica etsem aciklayabiliisiniz ruh ikizleriylemi calisiyorsunuz yoksa
Robbin Williams’ın ölümü beni de çok etkiledi çünkü hem kişilik olaraki insna olarak çok seviyordum onu hem de usta oyunculuğuyla.. İzlerken kendimden geçiyorum, abartısız, doğal bir o kadar da insanın ruhuna işleyen bir oyunculuk… Keşke daha fazla film çekseydi diyorum ama bundan sonra filmlerini yeniden ve yeniden izlemek, filmlerinde göremediğimiz şeyleri görebilmek kalıyor bize. Williams’ın şu sözünü paylaşmıştım facebook hesabımdan: “Hayattaki en kötü şeyin yalnız başına ölmek olduğunu düşünürdüm ama değilmiş… Hayattaki en kötü şey, hayatinin etrafında olup seni yalnız hissettren insanlarla sona ermesiymiş… ” Ne kadar doğru bir tespit… Ve bu adam intihar etti, hayatının etrafında olup onu yalnız hissettiren insanların içinde. Bu bakımdan kendime yakın da hissediyordum onu. Aşırı humanist olmama, bireye değer vermeme rağmen benim de toplum fobim var. Biraz da içe dönük karakterimden olsa gerek. Sartre’nin dediği gibi: “Başkaları cehennemdir…”
Ruh ikizi deneyimim esnasında bütün ruh ikizi filmlerini arattırıp izlemiştim gene de halen izlemediklerim olabilir bu konuda sıkıntım var bulamıyorum ruh ikizini işleyen filmleri. Sizin bildikleriniz varsa paylaşırsanız sevinirim. Ben izlediklerimden en çok Serendipity, Café de Flore ve What dreams may come’ı beğenmiştim zaten. Demeye çalıştığınız şeyi anladım. Bu konuda spotyam denen bi görüş de vardır hatta bilirsiniz. Ölünce spotyam denen bizdeki araf benzeri bir boş alanda oalcağız ve ne hayal edersek o an ne düşünürsek gerçekleşecek. Yılandan korkuyorsak ve paniğe kapılıp bu korkumuzu çağırırsak etrafımızı yılanlar saracak. Ama sevdiklerimizle huzurlu anlarımız baskın gelirse etrafımız onların da olduğu bir cennete dönecek denir. Çok görüş var tabi, bir yerde de hitlerin de şu an bir eğitim ve ıslah alanında olduğu, ruhsal tekamül için ruhsal rehberlerden destek aldığı filan diye okumuştum. 😀 😀 Bilemiyoruz ne doğru ne değil… Ama reankarnasyonun gerçek olmasını isterim, geçmiş yaşamlarımı hatırlamadığım için bu konuda da şüpheciyim ama sevdiğim bir hayat görüşü. Sanırım geçmiş yaşamları hatırlayabilmek için teknikler filan varmış ama bu güne kadar kendi kendime yaptığım çalışmalardan hiç sonuç alamadım. Meditasyonda bile ciddi noktalara gelemiyorum, bir rehber lazım sanırım bu konuda müzdaribim. Hayatı tüm somutluğuyla yaşayan, çok çabalasa da hiç doğa üstü bir deneyimi olmayan ama maddenin ötesindeki gerçekliğe inanan bir insan…
Özetle tek bildiğim sonsuza kadar yanacağımız ya da sonsuza kadar dere kenarında oturup huri nurilerle oynaşacağımız bir cennet cehennem olmadığı. Ama bireysel cehennemler olabilir ama aynı kağıya çıkar bence. Ben ölünce vicdan azabımı çekip günahlarımdan arınmak elbette isterim ama akabinde dünyada geçirdiğim güzel anıları tekrar ve tekrar yaşayarak sonsuza kadar böyle boş bir hayat istemem. Hatta orjinal “Twilight Zone” dizisinin bir bölümünde bu konu işlenmişti, adam sonsuza dek ailesiyle yaşadığı mutlu huzurlu bir anda sıkışıp kalmıştı. 😀 Bir devinim bir gelişme ilerleme level atlama bekliyor insan işte… 🙂
lütfen beni bilgisiz bırakmayın 1,5 yıldır kafamda bir sürü soru işaretleri var.kısaca bahsedeceğim.
1,5 yıl önce daha önce yaşadığım mistik olayların her birinden daha yoğun bir olay yaşadım.arkadaş ortamında yeni taanıştığım bir bayanla konuşma esnasında 10 sn kadar göz göze bakıştıktan sonra gözleri yaşardı ve bunu fark edip ” neyin var gözlerin doldu” dedim.” biliyorum enerjimi emdin” dedi . ve benim kalp atışlarım aniden hızlandı resmen tşörtümün üstünden bile belli oluyordu . ensemde karıncalanma oluştu dizlerim hatta kalçam titriyordu anlam veremediğim bir şekilde hiç olmadığım kadar heycanlıydım . aksine o fiziksel olarak bir hareketlilikte bulunmamıştı sadece elleriyle gözlerini kapatmaya çalışıyordu sanki engel olamıyormuşcasına gözlerime bakıyordu ve bende onun gözlerine bakıyordum fakat bakmayı istemerek sanki bedenimden ruhum ayrılıp ona doğru gidiyormuşcasına hissediyordum .”sende benim gibisin ” dedi “sen de şifacısın ” ve benim hayatımda olup biten kimsenin bilmediği şeyleri söylemeye başladı .ve sonra” senin enerjin benden daha güçlü dedi sen fal bakabilirsin astral seyahat edebilirsin” dedi. “kahve içmeye gerek yok sadece odaklan” dedi ve ben kızın hayatıyla ilgili birçok şeyi gözümü her kapatışımda imajlar halinde gördüm ona söyledim.tam olduğum bütün olduğum hissi vardı artık eksik değildim sanki .sonrasında bir test yaptık ve aralık vermeden aklına gelen sayıyı tutmasını istedim o tutmadan önce ben telefonuma yazdım ve doğru bildim.buna benzer bir sürü test yaptık her birinde telapatik bağ %100 doğru oldu.yanımda değilken bile artık onu düşünmem yetiyordu bir yerde buluşcağımız zaman telefon kullanmıyorduk işi eğlenceye dönüştürmüştük. ve daha yazıya dökemediğim bir sürü his yaşadım…her biri muhteşemdi..kendimi keşfettiğim yolda bu ve yazıya dökemediğim bir çok olay gibi bana ışık gösterdi fakat çok sorum var . öğrenmeye açığım . hayatım boyunca bir çok şeyden tatmin olmadığım zamanlar oldu hep eksik bir şey var diyordum 4 senelik bir ilşkim vardı kız arkadaşımla fakat eksikti ne olduğunu bilmiyordum ta ki o kızla karşılaşıp bunları yaşayana kadar. kıza karşı ne bir aşk ne de cinsellik buna benzer duygularım yoktu fakat bu yaşadıklarımıza kimse inanmadı ve benim bir ilişkim olduğu için o kızla görüşmem çok uzun sürmedi . aradan 1,5 yıl geçti fiziksel anlamda konuşmuyoruz o kızla. ya da ben kafamda kuruyorum .o biriyle ilişkiye başladı. ve düzeninin bozulmasını istemiyor ve benimde düzenimi bozmak istemiyor . en son telapatik konuşmada bunu aktardı bana . uzun zamandır da benim çağrıma yanıt vermiyor…
lusid rüyayı da yemin ederim 8-9 yaşlarından beri bilinçli şekilde yapıyorum. uzaktan görü yeteneklerim , yeni tanıştığım kişilerin geçmişlerini bilme var bir de bu ruh ikizi olayından sonra dda seviyemde kontrolsüz artış oldu fakat bazı dönemler hiç yok.yeteneklerimi geliştirmek ve farkındalığımı arttırmak istiyorum.yardımcı olun lütfen.
Öncelikle şunu söylemem gerek ki sizi çok kıskandım 🙂 7 yıldır bu konularla ilgileniyorum. Kontrollü olarak ya da kontrolsüz olarak yapabildiklerinizin yüzde birini yapmak için… Yapamadıkça daha çok araştırdım, daha çok insanı dinledim aynı sizin şu an bana anlattığınız gibi. Ortaçağ ve gizli örgütlerin kaynaklarını bile araştırdım ve literatürü emdim. Bu yıldız düşüklüğü denen bir etki yani doğuştan bu boyutla diğer boyutlar arasındaki perdeniz ince. Yaşadığınız ruh ikizi karşılaşması farketmediğiniz bu yetiyi ortaya çıkarmış. Ense ve sırtta karıncalanma ısınma gibi hisler kundalini enerjisinin kök çakradan omurga boyunca yükseldiğinin belirtirisidir. Bu durum bende de mevcut ama daha çok şifacılık olarak kendini gösteriyor. Kız arkadaşınızın da dediği gibi şifacılık yetileriniz yüksek olabilir. Ben bunu geliştirmek ve kanallarımı açmak için reiki ve bir yıl sonra da kundalini reiki kanallaması aldım. Siz de benzeri bir enerji kanallaması alarak hem kendinize hem başkalarına uzaktan ya da temasla şifa verebilir bu esnada da yeteneklerinizin size zarar vermesini engellerken enerji kanal ve blokajlarınız verdikçe temizlenip açılacağı için enerjiye daha çok hakim olabilirsiniz. Bazı dönemler bunun aktif olup bazen yapamamanız çok tipik görünen bir şeydir. Enerjinin doğası kontrolsüzdür. Bunu kontrol etmek çok büyük bir disiplin gerektirir. Bazen kendinizi çok enerjik bazen de tamamamen bir boşlukta hissediyor da olabilirsiniz. Sakın endişe etmeyin çok doğal bu karmaşık ruh halleri. Sadece farkında olun bu durumun ve ne yapmak istediğinizi belirleyip enerjiyi yönlendirin. Telekinezi çalışmaları eğlencelidir, zihninizle kağıdı oynattığınızı görmek filan ama emin olun o da tatmin edici değil. Daha büyük düşünün. Dünyanın bir ruhu var. Dünyanın bir enerjisi var. Mesela iki elinizi birleştirin ve dünyaya enerji gönderin. Kendinize enerji gönderin. Ya da şifa kanalınızı test etmek için birisine enerji gönderin. Niyet etmeniz yeterli.
Astral seyehat denince merak ettim de sanırım ben istem dışı olarak bunu anlıkta olsam yaşadım. Ruh ikizim dediğim insanın gözüne bakarken bir anlığına sanki zamandan mekandan çıkıp farklı bir boyuta geçiş yaptım. Okyanus, dağ gördüm. Kendime geldiğimde sudan çıkmış balık gibiydim. Kafayı yememeye çalıştığım zamanlardı o zaman. Bir daha yaşamadım ama. Böyle birşey mi astral seyehat? Bir de Lucid rüyayı bazen bende yapıyorum. Bunun normal olduğunu düşünüyordum. Yetenek olduğunu bilmiyordum. Yazınız için teşekkürler. Faydalanmış oldum. Bir de bende acayip enerji artışı oluyor bazen vücudumda dolaşıyor kontrol etmekte zorlanıyorum. Böyle zamanlarda ellerimde titreme, yemek boğazımda düğümleniyor,yutkunamıyorum. Ne yapmam lazım böyle zamanlarda? Kalp ağrısı yaşamam neden? Son günlerde kalp ağrısı çok yaşıyorum. Sanki enerjim kalbimde birikiyor.
Aslına bakarsanız bu tür soruları buradan sormanız benim de yanıtlamam ne kadar doğru bilmiyorum. Ben bir otorite değilim. Sadece okuduklarımı ya da başkalarından dinlediğim deneyimleri paylaşıyorum. Bu bağlamda eğer kalbiniz ağrıyorsa doktora gidin kesinlikle. Enerji dengesizlikleri için de güvenilir bir kişisel gelişim merkezine, enerji dengeleme konusunda uzman birlerine gidebilir ve profesyonel yardım alabilirsiniz. Çünkü bunlar eğer sizi paniğe düşürüyorsa mühim konular.
“Hayatı tüm somutluğuyla yaşayan, çok çabalasa da hiç doğa üstü bir deneyimi olmayan ama maddenin ötesindeki gerçekliğe inanan bir insan…”diye tanımlamışsınız kendinizi 🙂 Ben de bunun tersi bir durumda seyir halindeyim… Olağanüstü ve sıradışı deneyimleri pozitif bilimle yere bastırıyorum… Sofie’nin dünyasını okumuşsunuzdur… Kitabın tam ortasında yaşadığım şoku hatırlıyorum 🙂
farkındalık güzel bir kelime 😉 hayatımız bununla level atlıyor 🙂
siz çoktan kanatlarınızı çıkarıp tırmanışa geçmişsiniz, ben de konmak için yer arıyorum 😉
mutlu haftasonları…
Acaba biz de kendi “Gerçekliklerimizin” düşüncelerindeki “Yansımalar” mıyız… ¡¿ …
Kendi kendini çizen ressam misali diyorsunuz… Bunu ben de düşünür ve hep aynı şu güzel örneği veririm: Bir adam düşünüyorum. Düşüncemdeki adamın da beni düşündüğünü düşünüyorum. Şimdi ikimiz de birbirimizi düşünüyoruz. Ben mi o adamın hayaliyim yoksa o mu benim hayalim, ben mi gerçeğim yoksa o mu…. Tanri ile insan arasindaki iliskiyi buna benzetirim ben de. Hepimiz tanrinin düşündeyiz sözü vardir ya… Belki de kendi gercekligimizi kendimiz yaratiyoruz zihnimizde amatör birer tanrı olarak. Yani ben dedigimiz her sey kendi kendimize cizdigimiz bir tablo. Peki biz bu tabloyu cizmeden onceki asil ben kimdi, neydi… ya da tuval nedir, ilk firca darbesini vuran kimdir… Sahsen bunun pesindeyim. Yani ust benligimle temas, dahasi o olmak…. Belki bu da kendi kendimize cizdigimiz bir resimdr, ust benlik resmi, belki ayri gayrı bir sey yoktur, her seyin oylesine muallak oldugu bir kesinlikler evreninde yasamanin ironisini her gun yasiyoruz. Neyse, doga ustu deneyimleriniz esnasinda bu ust benlige ya da benzer bir varlik seviyesine rast geldiniz mi?
Çok ilgi çekici bir yazı yazmışsınız. Derinliğe 360 derece açıyla, ışık tutmanız heyecan verici gerçekten. Sondan bir önceki paragrafınız da ki sorular dikkatimi çekti. Cevapların soruların tam da içinde olduğunun farkındasınızdır belki. Yazıyı kaleme almış olduğunuz tarihte bayağı geçkinceymiş. Bu zaman zarfında bu soruların cevaplarını kapsayacak yazı içeriği de şekillenmiş ise paylaşımınız bizi ayrıca bahtiyar edecektir. Yazınızdan algıladığım üzre Ruh ikizi arayışınız da mevcutmuş, geçen zamanda umuyorum bu konuda da yol kat etmişsinizdir. Yazılarınızı keyifle takip ediyoruz.
İnsan her an değişir, elbette üzerinden bunca zaman geçen yazıdaki sorulara cevaplar geldi hem de çok yakından 🙂 Ama şu an sizin ışık tutmanızla anlıyorum ki zaten cebabı evet soruyu sorarken vermişim. Evrenin kendi kendimi izlemesi, yaratanın kendini izlemesi gibiyiz 😉
ne kadar uzak dursamda beceremediğim biri var onda bi ben varım bir şey almam gerekiyor ve sonra ayrılcaz gibi hissediyorum bazen ona bakarken kendimi görüyorum bu benim diyorum huyumuz tavırlarımız hep aynı aşk değil adını koyamadığım bir şey gitsem gidemiyorum kalsam o gelemiyor nefret edeyim diyorum ama diyorum ki kızım karşındaki sensin senin yarın birbirimize çok kötü davranıyoruz ama içten değil çözemediğim bir sır var gibi dokunsa kendimi bulacak gibiyim onda kendimde olan farkında olmadığım tarafları görüyorum onu izlerken sen böylesin diyorum onu koşulsuzca seviyorum kendimden vazgeçmem ne kadar mümkünse ondan vazgeçmem o kadar mümkün biliyorum o benim ikizim elbet ayrılcaz ama ben ondaki kendimi görüp tanımak istiyorum çünkü dünyam tersine döndü hayatım tamamen ayrı bir yöne kaydı inancım temelden sarsıldı bu dünyada benim için hatırı sayılır tek bir şey dahi kalmadı ama sanki o yardım etse onu tanısam kurtulacakmışım gibi ilişki istemiyorum belki dostluk beni çocukluğuma en temiz halime götürür gibi hatırlamadığım bi hayat var ve ordan kalmış sadece onu hatırlıyorum yardm etse geçmişteki benide bulucam gibi ama o yaklaşamıyor bana korkuyor gibi uzak durmuyor ama yakında değil ne evet seninleyim diyor nede hayır seni bir daha görmek istemiyorum diyor sadece hep suskunacı çekiyorum kendimi gün be gün kaybediyorum her gün bir tarafım eksiliyor ben yok oluyorum oda yok oluyor biliyorum çünkü o benim parçam peki benden kaçması normal mi ruh ikizimse oda bana ulaşmaya çalışmaz mı neden korkuyor? özür dilerim biraz uzun oldu
İçten paylaşımınız için teşekkürler, asla özür dilemeyin bunu yazmanız cesurca. Ruh ikizlerinin birbirinden kaçması gözlemlediğim ve okuduğum deneyimlere göre oldukça sık karşılaşılan bir durum. Nedeni de şöyle açıklanır kaynaklarda: Muazzam bir dönüşüm söz konusudur, çok güçlü bir enerji alışverişi ve kökten bir değişim. Ruh ikizlerinden biri buna hazır değilse kaçmayı seçer çünkü başına geleceklerin farkındadır ruh. Bazen ruh ikizlerinden biri diğerinden daha yükselmiş olur bilinç olarak ve diğeri hazır olmadığı için dengesizlik yaşanır ki zaten ruh ikizlerinin birbirini bulma amacı dengedir. Dengeden kaçmak yerine bir olmak gerek, ilişkinin adı her ne olursa olsun ki zaten isimlendirmek yanlış olur bu tür bir ilişkiyi, birlikte birşeyler paylaşmak gerek. Eğer o kaçıyorsa hazır değildir ama mutlaka hazır olacağı bir zaman gelecektir. Ayrılıp yıllar sonra bir araya gelen ruh ikizleri de var. Akışa bırakmak önemli… Kendinizi de, onda kendinizi gördüğünüz kişiyi de… Onu çok iyi anlıyor olmalısınız çünkü hislerini de paylaşıyorsunuz. O halde o olup kendinizi rahatlatın ki o da rahatlasın, unutmayın, dolanıksınız 🙂 Acı çekmek de çok doğal çünkü bu kadar yakınken bu kadar uzak olmak yorucu ama acı olarak değil de deneyim ve ders olarak bakarsanız, büyük resme bakarsanız yüzünüze bir gülümseme gelecek kendiliğinden. Çünkü olması gerekeni yaşıyorsunuz. Böyle böyle öğreniyor ruh ikizleri. Deneyimleyerek. Ama illa bir şeyler yapmak isterseniz onu sakinleştirecek şeyler söyleyin, bunun bir ilişki olmadığı sadece gittiği yere kadar birlikte yol almak istediğinizi, sadece bir şeyler paylaşmak istediğinizi… Ama dediğim gibi hazır değilse olmaz, geri teper ve sorunuza cevabım evet bu normal, doğal…
çok teşekkür ederim yazınız için belki oda yokluğuyla ders veriyordur bana bu daha çok onun dersi gibi ruhunu kaybetmiş gibi para son derece lüks bir hayat bunlardan vazgeçmek kolay değil ve yaşımız henüz 18 19 ben yaşadıklarımdan dolayı çabuk olgunlaştım ama o hala çocuk belki beni kaybederek alacaktır dersini belkide yıllar sonra bulacaktır
Evet baya gençmişsiniz, kim bilir öğreneceğiniz daha şeyler vardır, deneyimleyecekleriniz vardır, belki de ruh ikizi değil de bu bir bağlanmadır sadece, o buna sizin baktığınız gihi bakmıyordur ya da, her ne olursa olsun akışa bırakmak önemli. Hayat sürprizlerle dolu 🙂 Acıyı sevgiye dönüştürmek elimizde. Buradan sorduğunuz soruları kendi içinize de sorun, kendi kendinize de sorun, aslında cevaplar dışarıda değil, içinizde. Ben sadece kabaca yorum yapabilirim ama asıl cevap kendinizde.
Öncelikle merhaba.
Kendi iç sesimi dinlemeye başladığımdan beri iç dünyam da çok büyük değişimler yaşadım.Aslında hiç böyle ilimlere karşı ilgi duymamıştım.Şuan deli gibi araştırma yaparken sizin yazılarınıza rastladım.Benimde başımda şöyle bir durum var.25yaşında bir bayanım.Lise boyunca erkek bir yakın arkadaşım vardı.Hep ayrı severdim onu her konuda aynı düşünürdük ama ayrı ayrı aşk hayatlarımız oldu.Neden bilemiyorum onu bazen sadece benim gibi sahiplenirdim.Yanyana yürürken garip birşey ona dokunmamı şakalaşmamı bile engellerdi.O yıllarda yaşım ufaktı anlam veremiyordum.Aşk değil di ama arkadaşlıkta değildi ne kardeş ne akraba..Liseden sonra benim hayatımda olan bir kişi yüzünden kavga ettik.Ve 6 ay konuşmadık.Çok garipti ona ettiğim kötü lafları kendime etmişim gibi kalbim acırdı..6ay sonunda dayanamadık ve barıştık.Barıştığımız da ne yazıyorsa sanki ben yazıyor gibiydim.telefondan bile görünmeyen bir enerji geçti.Aklım karıştı hayır aşk değildi sanki onun vereceği her cevabı tahmin etmeye başlamıştım.Ama yüzyüze görüşemedik o enerjiden sonra.ve 4 yıla yakın küslük olmadığı halde hiç haberleşmedik.Ortak arkadaşlarımızdan haberini alıyordum.anılarımızı düşünürken bir anda hikayeler yazmaya başladım onunla anılarımızı anlattım o günden beri sürekli garip bir güç oluyor ve yazılar hikayeler yazıyorum.
Ve bu şubat ayında doğum günüydü.Anlam veremediğim bir şekilde ona başka bir isimle msj attım.Garipti ama o kim olduğumu anlamıştı,Telefonuma teşekkür mesajı attı.Yeniden hayatıma girdi.Bir arkadaşımızın da aracı olduğu şekilde buluştuk.yanyana sandalyelerde oturuyorduk.Ama ben sandalyemi sürekli ondan uzaklaştırıyordum.Oturuşum bile değişti. ikimzde birbirmizin gözlerine bakamıyorduk.Nasıl bunca zaman görüşmedik dedik ikimizinde bir cevabı yoktu.Küs değildik ama görüşmüyorduk.O gün gözgöze geldiğimiz andı.onun gözleri benim gözlerim gibiydi.Bir an elektirik çarpmış gibi bir akım kapladı içimi.dokunsam daha yakınına otursam çarpılacak gibiydim.O gün boyu devam etti.Sonrasında düşündüm çok özlediğim için mi oldu insan arkadşaına aşıkmı olur ama bunlar değildi aradığım cevaplar.çünkü o çok samimi oluşumuza rağmen hiç bnm arkadaşım gibi olmamıştı.Geçtiğimiz hafta birkez daha görüştük.çocuk gibiydik.birbirmizi tamamlar gibi konuşuyorduk.aynı bende öyleyim.evet diyor onaylıyorduk birbirimizi..ortak arkadaşımız bile farkındaydı bunun.görünmeyen bir enerji gidip geliyordu sanki aramızda.bu konularda bilgim olmadığı için nedir derken ikiz ruh konusuna denk geldim.ve geçtiğimiz gün sıradan konuştuğumuzda bana “iç sesimi dinliyorum”dedi.Oda benim yaşadıklarımı hissetmeye başladı diye korkuyorum.
Ben ne düşünürsem o da hep onları düşünür.böyle hissediyorum.
çok garip tir ama ortak arkadaşımız var.aslında onlar aralarında o kadar samimi değillerdi.yakın arkadaşımda çözemedi. çünkü benim ruh ikizim dediğim kişide ona dertlerini anlatıyor kankası gibi görüyormuş.arkadaşımız da bizim çok benzediğimizi sıkça farkında olmadan dile getirirdi.Yıllarca ruh ikizim dediğim kişi ile görüşmediğim zamanlarda hep aynı şekillerde o arkadaşımızdan birbirimizi sormuşuz.şimdi ne yapmam gerektiğine karar veremedim.çok hassasım onunda aynı olduğunu biliyorum.iç sesini dinlemeye başlamış olması beni korkuttu.onu üzmek istemiyorum.hayatımda olanlar ona çok yaklaşmamı onun iyiliği için engelliyor.ama onu yeniden görmek huzur bulmak istiyorum.sanki dünya da bir tek onunla yanyana olursam çok mutlu olacakmışım gibi geliyor.Uzun yazdım ama ilginiz dahilindeolduğu için okuyacağınızı biliyorum.çözümü olmasa bile sanırım sadece bu konuyla ilgili olan birilerinden telkinler duymaya ihtiyacım var.
Buse Hanım ilginiz ve açık yürekliliğiniz için teşekkürler. Öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki insan ömrü boyunca bu tür bir sevgi deneyimine pek rast gelmez. Pek çok insan sizin hissettiklerinizi hissetmek için dualar ediyorlar. Çünkü bu, insana yaşadığını ve yaşam amacını hissettiren bir deneyim. O nedenle korkmayın.
Onun da benimle aynı şeyleri hisstemesinden korkuyorum demişsiniz. Tabi engelleriniz nelerdir bilemem ama bu korkulacak bir şey olmamalı. Ruh ikizleri ya da birbirleri arasında bu tarz enerji akışı olan insanlar belirli bir amaç için yan yanadırlar ya da uzaktadırlar. Her ikisinin de bir amacı vardır. Burada önemli olan akışa bırakmak ki sizin olayınızda bunun adı “iç sesimi dinliyorum”
Ben bir otorite değilim, bu konularda uzman da değilim ama başımdan ruh ikizi deneyimi geçtiği, halen geçmekte olduğu için ve pek çok vaka okuyup arka planını da araştırdığım için hasbel kader bir şeyler biliyorum. Kesin olarak bir şey söylemem gerekirse kesinlikle ve kesinlikle iç sesinizi dinleyin 🙂 Mantık ya da başkalarının olmaz dedikleri şeyleri boş verin. İç sesinizin sizi yönlendirdiği şeylerin sonuçlarının uzun vadede ne kadar mucizevi şeyler olduğunu göreceksiniz. Hatta duruma göre kısa vadede… Gördüğünüz gibi bilmediğiniz, yeni bir şey söylemiyorum. Size ayna tutuyorum. İç ses dediniz ben de iç ses diyorum. Çünkü bütün internetteki bütn bloglara da sorular yazsanız cevap tektir ve cevap mutlaka içinizden gelecektir. Dışarıdan değil. Biz sadece iç sesinize ayna tutabiliriz.
Ben de geç bir saatte olsa yazımı okuyup yanıtladığınız için teşekkür ederim.
Dediğiniz gibi pek çok insanın bu duruma gelmek için dualar ettiğini bende yeni anlıyorum.Günümüzde ruh ikizi o kadar basitleştirilmiş ki ben gerçek manada böyle bir duygunun olabilecieğini hiç aklıma getirmemiştim.Garip bir duyguya kapıldım ve araştırdıkça öğrendim.25yıllık hayatımın tümünü etkileyecek bir farkındalığın içine girdim.Geçmişte yaşadığım tüm herşeyin sebep-sonuç ilişkisini de bu farkındalıktan sonra anlamaya başladım.
“İç sesinizin sizi yönlendirdiği şeylerin sonuçlarının uzun vadede ne kadar mucizevi şeyler olduğunu göreceksiniz.”dediniz.Haklısınız..Bazen küçücük istekler bile olsa hızlı bir şekilde gerçekleşmeye başladı.Yakın arkadaşlarım ile bile konuşmalarımız değişti.Onlara da bu enerjinin geçtiğini hissediyorum.Biz hep aynıyız ama sadece iç sesimi dinledikçe farkına varıyoruz.Belki de onlarla aynı yaşlardayız ve bu yaşlar da insanların kendini tanımaya başlamış olması ve sorgulaması bu tür bir algıya sebep oluyor.
Ruh ikizim dediğim kişinin aynı şeyleri hissetmesinden korkuyorum”dedim evet bu durum gerçekten böyle.Çünkü onunda kendini dinlemeye başlamış olması benim ile aynı karışıklıkları yaşayacağı hissini veriyor bana.Anlamlandıramadığı duygular içerisine girmeye çok yatkındır.Ben de öyleyimdir.Ve o bir erkeğin olabilecek en duygusal halindedir.Sadece bu hissettiklerine farklı anlamlar yükleyip beklentiler içine girmesini ve olumsuz sonuçlandığında hayal kırıklıgına uğramasını istemiyorum.Çünkü o zaman aynı acıyı ben de içimde hissedeceğim.Ama herşeyi bir kenara bırakıp bu durum iyi mi kötü mü derseniz.Bence çok iyi çok güzel,dış dünyayı tamamen unuttuğunuz an tarifsiz bir mutlu dünyada yaşıyorsunuz.
Henüz bu duruma alışamadığım için sanırım,benim gibi birşeyler yaşamış olanların beni anlayabileceklerini düşündüm.Yoksa bu tür şeyleri henüz farketmemiş insanlarla konuştuğumda beni deli zannedebilirlerdi 🙂
Sanıyorum insanoğlunun farkındalık yolculuğu nitelik ve nicelik olarak artış gösterdiğinden, yeni tanımlamalar yada tanımlayamadığımız duygular ve haller hayatımızda daha fazla rol almaya başladı.
Sevgi konusundaki farkları fark ederek şefkat yada aşktan ayrıştırarak tanıştığımız bu sevgi birlikteliklerine ister ruhikiz birlikteliği diyelim, ister benimgibi ruhparçam 🙂
Elimizde bir sevgi böylesine bir enerji akışı böylesine bir bütünlük yaşama hali varsa bence sadece kıymetini bilip şükür edip yaşamaya bakalım Buse hanım. Bu katışıksız ruhikizliğine, birlikteliğine bir isim yada ilişki tanımı koymasanızda olur, Aynı hissiyatta iseniz zaten aynı beklenti yada beklentisizlik içinde olacaksınızdır.
Arkadaş, eş, dost vb olmanız da gerekmiyor oladabilirsiniz. Zaten bir arada olmasanız dahi birbirinizi bütünlüyorsunuz ve bunu hissediyorsunuz. Bundan keyif ve mutluluk alın. Onu tanımış olmaktan, onunla aynı dili, aynı yüreği paylaşıyor olmaktan keyif alın hepsi bu. Varlığını bilmek bile mutluluktur. Varlıkla beraber yaşamayı da kotarabiliyorsanız o da büyük lütuftur. Gereklimidir? Değildir.
Yazarımızın da dediği gibi bu beklentisiz sevgi yada bütünlük için insanlar ömürlerini koyuyarlar.. Korkmayın kendinizi dinleyin cevap gelecektir 🙂 Cevabı gönülden isteyin. Emin olun geliyor.
Sevgi birliktelikleri güzel bir tabir olmuş.yanıtınız için teşekkür ederim.
Haklısınız.
Ben de düşündüm ve bu durumun şükredilmesi gerektiği kanaatine vardım.Böyle bir durum içerisinde olduğum için şanslı hissediyorum.Bu birlikteliğe bir ad koymasanız da olur demişsiniz.Ben de öyle yapmaya karar verdim.Umarım “o” da benimle her zaman olduğu gibi aynı düşüncededir.Eğer bu ilişkiye bir ad koymak gerekiyorsa belki de zamanı geldiğinde kendiliğinde olacaktır.Olmasa da sorun değildir.
Dış dünyanın tüm negatifliklerini unuttuğum an iç sesimi dinliyorum.Bunun etkisini günlük yaşamımda görmeye başladım.Garip bir enerji diyorum “ruh ikizimi”farkettikten sonra her tür konuda aydınlanmış gibi oldum.Olaylara ve yaşantılara bakış açım değişti.Sanki bir anda yeni bir insan oldum.Cevabı gönülden istemeye başladım dediğiniz gibi umarım gelecektir. 🙂 Tekrar teşekkür ederim.
Ben de buna benzer bir şey yaşıyorum. İlk başta tutku sandığım bir çekim vardı aramızda. Bu çekim zaman geçtikçe arttı. Sanki içimden birşey çekiyordu. Ben kaçmaya başladım ondan. Aynı ortamda bulunamaz yüzüne bakamaz oldum. Ama kaçtıkça vücudumdaki enerji daha çok arttı. Sanki çatlayacak gibi oluyorum bazen. Ama bu ne kadar zor olsada güzel de geliyor bazen. Anladım ki onun gözlerine bakmam gerekiyor. Bakınca biraz daha kendimi iyi hissediyorum. Yoğun enerji bazen azalıyor. Bazen artıyor. Bu gel gitler esnasında ayrıca farketmediğim şeylerin de farkına varmaya başladım. Hayatım da değişiklikler olmaya başladı. Kendimi aslında sevmediğimi farkettim, kendimi çok hapsettiğimi, özgür olamadığımı…Anlamadığım tek taraflı mı yaşanıyor. O da benim gibi mi hissediyor. Kendisiyle konuşmak istiyorum ama yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. İkimizde evliyiz. Onu incitmekten korkuyorum. Bazen de bu duygularla baş edemiyorum kafayı yiyecek gibi oluyorum. Biriyle paylaşmam gerek. En uygun kişide bu duyguları yaşamamı vesile olan kişi. Ne yapmalıyım?
Kendinizi sevmediğinizi farketmeniz bir aşama. Kendinizi sevmeyi öğrendiğiniz an evren size kendini açmaya başlar. Her şeyin özünde bu kendini sevme hadisesi yatıyor. Belki de önce kendinizde çözülmesi, çözmeniz gereken şeyler var. Bunun için de eyleme geçmeniz gerek 🙂
Yani kendisiyle konuşmayayım mı yaşadığım yoğunluktan? Yaşadığım enerji artışı, ara ara bazen sürekli yaşadığım ağrılar, kalp ritmimin artması sanki yerinden çıkacak gibi olması bana özgü şeyler mi? Bazen de hiçbir şey yaşamıyorum. Ne heyecan ne enerji artışı olmuyor. Bir de ağrıların ondan ayrıyken olması neden?
kendisinin size karşı öyle hissettiğinden emin değilsiniz anladığım kadarıyla .Bu yüzden bunları onunla paylaşmanız garip olabilir. Siz bu kadar değişik duygular yaşadığınıza ve buraya yazacak kadar çözemediğinize göre, o kişi büyük ihtimalle sizin ruh ikiziniz. Fakat o henüz fark etmiyor da olabilir ama yan yana olduğunuzda onunda sizin gibi davrandığını, örneğin gözlerine bakmaya çekiniyorum dediniz, oda aynı düşüncelerde ise sizden gözlerini kaçıracaktır.
Bu yaşadığınız yoğun his ve enerjiler herkes tarafından anlaşılabilecek bir durum değil.İnsanlar size garip bakabilir .Ve evlilik söz konusu ise gidip evli biriyle bunu konuşmak benim fikrime göre olumlu bir durum olmaz.
Bu yoğun düşüncelerinizden sonra kendinizide tanımaya sorgulamaya başladınız.Biraz zaman geçmeye başladıkça alışarak, daha net sonuçlara ulaşacaksınızdır. Bence acele etmeyin.sonu hüsran olabilir.
Alışma konusunda haklısınız. Zaman geçtikçe bu yoğunluğa enerjiye alışmaya başladım. Aslında kendisinin de bu tarz şeyleri yaşadığını hissetmem konuşmamı düşündürdü. Onun da benim gibi zor durumda olduğunu hissediyordum. Bana yaklaşmaya çalışıyordu ama ben ona yaklaşamıyordum. Ne kadar yakın olsak da ruhen çok uzaktık.Çekimleri onunda hissettiğini hissediyordum. Ama bu aralar çekim olmuyor. Bir ara aşırı heyecanlanıyordu, bazen gözlerime bakmaktan çekiniyor.Vücutta dolaşan acayip enerji yoğunluğu hissediyorum. Bu enerji bazen olmuyor, bazen çok yoğun hissediyorum. Bu aralar onda da hissetmiyorum, bazen hissettiğini hissediyorum. Çok değişik bir şey. Allah yardımcımız olsun.
bende ilk bu garip duyguları yaşadığımda yukarıda ki yazıları yazmıştım. Şimdi bu duruma öyle alıştım ki size bile yanıt yazıyorum 🙂
sakinlik mühim, alışılıyor. bu durumla beraber başlayan kendinizi sorgulama durumlarınız zaman içerisinde sizi ,hayatınızı ne yönde yaşamak ve diğer konularda da nasıl davranmanız gerektiğine yönlendirecek. Her olaya duruma daha güzel enerjilerle bakarak hayatı bir de o yönden inceleyin.
Ben kendi yazımda, ruh ikizimin de aynı şeyleri hissetmesinden korktuğumu söylemiştim. Bu duruma alıştım ve onunda aynı hissettiğinden eminim. Ama çok gariptir ki korktuğum şeyleri bu yoğun hislerle beraber aşabileceğime inandım sanırım cesaret getirdi hayatıma.
Dilerim güzel bir yaşantınız olur. Kimseyi kırmadan her isteğiniz yerine gelir.
Güzel bir sohbet olmuş:) Buse Hanım’a da ayrıca teşekkür ederim katkısı için. Onunla konuşun ya da konuşmayın gibi bir şey söylememiz pek mümkün olmaz çünkü müdahale etmiş oluruz. Sizin de aynı Buse hanım gibi içinize dönüp sormanız gerek. Eğer halen içinizden konuşma güdüsü gelmiyorsa demek ki doğru zaman değildir. Ya da konuşmak istiyor ama korkularınız yüzünden kendi kendinizi engelliyorsanız o zaman elbette korkularınızı aşmanız gerek. Ego genelde bizi caydırır. Ya reddedilirsem, ya karşılık bulmazsam… Öyle bir beklentisizlik haline gelmeli ki kaybedecek bir şeyim yok demeli. Ama aynı Fight Club filminde de altı çizildiği gibi insanoğlunun kaybedecek çok şeyi var, kendi kendine ürettiği şeyler… Kaybetmek için…
Bu bir süreç ve yaşadığınız şeyleri ben de yaşadım/yaşıyorum, buna dalgalanma adını veriyorum. Dalgalanmaları hep yaşarız, bazen yüksek coşku bazen de tam bir boşluk hissi, karın boşluğuna yerleşen bir çukur… Çukuru, boşluğu doldurmaya çalışmak yerine o boşluk, hiçlik olup arınmak gerek sanırım önce, akabinde tüm yollar kapılar insanlar size açılacaktır.
Cevaplarınız için teşekkürler…
Merhaba öncelikle bu durumu yaşamış ve kendini bunu araştırmaya adamış bir kişinin varlığı beni çok mutlu etti çünkü insan delicesine öğrenmek istiyor sanki hayatın manası bu durumda sakliymis gibisine geliyo içimiz gerçekten biliyo onun doğru kişi olduğunu çünkü ilk gördüğüm anda vücudum sıçradı yerinden kalbimde bir şok oldu adeta ve ilk haftalardan anladım bir gariplik olduğunu hele karşılaşacağımız günün gecesi günlüğüme birsey eksik ama ne bilmiyorum yazıpda sabahi onu bulmak mucizeydi benim için.tabiki şartlar bir arada kalmamiz engelledi ama onunlayken yaşadığım huzur ömrümde yaşamamistim.şimdi müsaden izle size bir soru sormak istiyorum bir yazıda ruh ikizleri kendi içlerinde dengelenmemislerse geçmişlerinde takilirlar diyodu ben tıpkı bunu yaşıyorum hergün sankigeçmiş tüm yaşamım bir fil şeridi gibi gözümün önünden geçiyo ayrıca ömrüm boyunca gördüğüm bütün ruyalarda hatirlama ya başladım düşününce aynı yaşıyor gibi oluyorum acaba bu durum hakkında bi bilginiz varmı yada sizlerde benzer durumlar yasadinizmi birde bunuda yazılmış kitap isimleri biliyomusun uz sevgiler
İlginiz ve heyecanını için teşekkürler, evet insan bu konuda bir şeyler okumak, benzer deneyimleri delice araştırmak istiyor bilirim, ben de bu güdüler içindeydim 🙂 Sondan başlayayım, çok kitap var bu konuda elbet ama ancak okuduklarımı tavsiye edebilirim malum: “Ramtha Eş Ruhlar” ve Richard Bach-Bir” Bahsettiğiniz durumu okumadım ve hiç yaşamadım ama evet ruh ikizleri dengelenmemişse bazı aksaklıklar ve sorunlar ortaya çıkabilir ki bunu genelde ruhlardan birinin kaçması şeklinde görüyoruz yukadıraki örneklerde de okuduğunuz gibi. Elbette dengesizlik kişiden kişiye farklı belirtiler gösterebilir. Ruh ikizinizleyken anı yaşarsınız, hele ki yan yanayken geçmişi ve geleceği isteseniz bile düiünemezsiniz. Ayrılmışsınız sanırım, ayrıldığınızda da bunun aksi olması doğal çünkü bir defa tattınız gerçek anlamda anı yaşamanın ne olduğunu… Şartları aşmanın yolunu bulun derim, bir şekilde orta yolu bulabilirsiniz, aksi haşde geçmişte yaşamak pek tercih edilesi durum değil…
öncelikle merhaba 🙂
“hergün sanki geçmiş tüm yaşamım bir fil şeridi gibi gözümün önünden geçiyo ayrıca ömrüm boyunca gördüğüm bütün ruyalarda hatirlama ya başladım düşününce aynı yaşıyor gibi oluyorum ” bende öyle oluyorum. Sanırım bir nevi bilinçaltımız buna sebep oluyor. onunla veya başka olaylarla ilgili geçmişte taktığımız ya da hiç farkına varmadığımız şeyleri, ruh ikizi deneyiminden sonra içsel yolculukta geçmişe gidiyoruz ve orada hatırlıyoruz. bunları sizin kendinizle olan bir yüzleşmeniz gibi düşünebilirsiniz.
bir de günlüğüme eksik bir şey yazmıştım demişsiniz 🙂 genel de aynı durum. sanırım bir çok kişide bu düşünceyi görüyorum. eksiklik hisseden kişiler genel de bu duruma mutlaka denk geliyorlar.
Her ıkimize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum evet buse aynı bende böyle düşünüyorum aslında bugüne kadar bilincaltina bastirdigim bütün duygular tramvalar ortaya çıktı yani ilahi ve dunyevi olanin bilinc de dengelenmesi böyle oluyo sanırım peki sizce suan tam dengelenmedigimiz için ayrildikşak ve birliğe hazır değilsek bu dalgalanmalar birgün sona erermi sizce yani bu dünya üzerinde bu mutluluğu ve huzur birdaha yasiyamazmiyiz acaba evet ben kendimi gördüm bi nevi uyandım ama kendimi bütün negatiflilklerini gördüm büyük bir boşluk bunalım ve hayatımda ilgili istirap çekiyorum resmen bunlar son bulurmu sizce birde ben meleklerin yardım ettiğini düşünüyorum herseyde onu tanıycagim gün tarifsiz bir sevinç vardı içimde onunla hayatımın en güzel 5 ayını geçirdim hakikaten söylendiği gibi sanki rüya ona hem hayranim seviyorum bağlıyim hersey ama hersey ve karşılıklı birde hakikaten gorunusumuz birbirimizin afinitesi iç içe puzzle gibi bu mucizeydi ama şimdi kendimle bir savaşa girdim son bulurmu bu savaş sizce veya sizler ne yaşıyorsunuz zamanin otesi bahsettiğiniz kitapları mutlaka okuycam sevgiler
aslında dediğiniz meleklerin yardımı ve ya çok çaresiz ya da sıkıntı zamanlarınızda gerçekten ettiğiniz duaların kabul görmesini hissetmek gibi bir durum olarak algılıyorum ben.
yaklaşık 2 aydır garip bir alemde yaşıyor gibiyim aklıma bir çocukluk anım geldi ve ben o çocukluğumda neden öyle davrandığımı ruh ikizimi bulduktan sonra anladım. izninizle yazıyorum..
Çocukluk yıllarımda çok aktiftim. şarkı söyler tiyatro yapar sanatın her dalıyla ilgilenirdim. Sınıfımız da bir çocuk vardı, bana hep bir başka bakar derdim. tabi çocukluk ruh ikizidir aşktır ne biliriz. tamamen saf güzel duygular..5yıl ilkokul boyu o bana hep öyle baktı ama hiç seni seviyorum demedi.Birgün arkadaşları ile konuşurken duydum onu,beni seviyormuş okulun veda balosunda yapılcak dans gösterisinde benimle eş olmak iiçin adını yazdırıyordu adının yanına…derken gün geldi gösteri yapıldı dans ettik.sonra tüm gelenler öğrenciler veliler müzik eşliğinde dansa başladılar.bir ben kalkmadım.dans eşim geldi tekrar normal bir danstı teklif etti reddettim şimdi ki bu farkındalığımla hatırladım o gün onu neden reddettiğimi..çocuğun öğretmene bile yalvararak benimle dans etmek istemesi sonucu dans etmiştik ama benim beklediğim o değildi ondan dans etmiyordum..sannki hiç görmediğim tanımadığım birini bekliyordum.. ben çocukken de hep değişik hisler yaşardım, bazen anormal olduğum sanılırdı, fazla neşeliydim fazla duygusaldım hep sanki bilmediğim birini özlüyordum.
Yıllar sonra şehir değiştirdik. ben şimdi ruh ikizim dediğim kişi ile lisede tanıştım ve sonrası yukarıda anlattığım gibi gelişti. onunla iyiydik ama zaman zaman sebepsiz kopuyorduk. geçtiğimiz 2 ay içinde onunla yeniden görüştük ve şuan felaket derece de enerji hissediyorum.
hikayemin devamını gelelim 🙂 o ilkokulda bana aşık çocuk ile 15yıldan sonra facede karşılaştık ve beni hatırladın mı diye sordum. “hatırlamam mı ilkokul aşkı”diye yanıtladı.sadece çocukluğumdaki gibi içten bir tebessüm ettim.Yıllar sonra gelen bir ititraftı.ben onun beni sevdiğini düşünürdüm o bana hiç söylemedi ama zamanı 15yıl sonraymış ki söyledi ve konu kapandı..şimdi ruh ikizim dediğim kişi de yıllar önce dans etmeyi beklediğim tanımadan özlediğim kişiymiş işte bu yoğun hislerle çocukluğum gençliğim birleşti ve ne yaşadıysam düşündüysem bugüne kadar hepsini ilk kez anladım.İlla bir gelecek evlilik kurmak gibi hisler değil bunlar. İlahi demek gerçekten çok doğru.çok sıkıntılı çok dua ettiğim bir zaman da bir an da Allah’tan bir lütuf olarak geldi..tüm hayatım herşeyim bir anda değişti.gerçekten yazılarda denildiği gibi kimselerin bilmediği görmediği ruhumda ki yaralara dokundu.
sanırım farklı insanlarız bunları herkese anlatmamalı hasta falan derler ancak sizi,sizin gibi insanlar anlar.Mesela hiç değişmem dedğim saçım başım tarzım konuşmalarım bile değişti benim her hobim sevdiklerim aynı ama o kişiyi anlayışımla tüm hayatım değişti..sizde farklılıklarınızı yeni olacak deneyimlerinizi yazın.bizim gibi insanlar okudukça kendilerinden birşeyler buluyorlar 🙂 birbirimizi anlıyoruz.
zamanın ötesi,kelimelerin dozunu biraz fazla kaçırdım sayfanızdan çaldım ama 😀
Gerçekten yaşınızın kucuk olmasi ilginç çünkü insan ileri yaşlarında bunu deneyimler saniyodum bende kendimi hep farklı gördüm ve dediğiniz gibi 7 aydır bende artık başka bi dünyada yaşıyor gibiyim lise yıllarımda hep sorardim acaba eşim şu anda ne yapiyodur diye evlendikten sonra dedimki kendi kendime Hayır bu değil merak ettiğim insan ve ikizi mi tanıdıktan sonra o merakim gitti gerçektende hayatlarimizi hep paralel devam etmiş acaba bizdeki bu değişimler nereye kadar gider çok merak ediyorum
heaven: küçük yaştasınız demişsiniz.yaşım 25 ve yaşıtlarıma göre oldukça çocuk ruhluyumdur.Hiç büyümedim derim.sanırım yaşadığım bir takım sıkıntılar ve öyle dayanılmaz bir zamanda oluşumla duaya tutundum Allah’ı daha çok yanımda hissetmeye başladım.Aslında bazı insanlar bu gibi durumlara inanç dışı olarak bakıyor.Benim için tam tersi.Dine daha çok bağlandım.İçimde hep dine yakınlaşmam için daha çok bir neden arıyor gibiydim o kişi sayesinde bu noktaya geldim.O,biliyorum ki beni anlar.birkaç gün sonra yine görücem ve yeniden neler olacağını çok merak ediyorum 🙂
antideprasan aldım demişsiniz,işte kimi insanlar kendilerini yeteri kadar sorgulamadıkları ya da bunu yapmaları için engeller olduğu dönemlerde doktora gidiyor.Aslında insan kendi kendisinin doktoru,psikologu,herşey bizim kendi zihnimizde saklı,bazen ortaya kendi çıkıyor bazen de o kişi sayesinde..
ve evet haklısınız,bu çekim bu kadar yoğunlaşmışsa mutlaka o da bunu hissediyordur.
Ben de çocukluğumdan beri kendimi hep yalnız, bir arayış içinde hissedenlerdenim. Ne annem ne babam ne kardeş akraba beni hiçbir zaman tatmin edip doyurmuyordu. Evlenince doyarım diyordum. Eşim ne kadar iyi bir insan olsa da o bile beni doyurmuyordu. Bu sefer çocuğumla doyarım diyordum. Çocuğum oldu, onunla da içimdeki arayışı doyuramadım. Yine yalnızlık, bedenim ruhum için hapishaneydi, bazen çatlayacak gibi olmalar, ne olacak sonum böyle derken… O kişiyle karşılaşmam ile kendi dünyamda acayip bir sarsılma oldu. Onu başta zihnen düşünürken kalbimde hissetmeye başladım. Aslında aradığım kendimmişim. İstediğim karşılıksız sevilmekmiş…
Heaven, benim yaşadığım deneyimlere göre kendinle girdiğin savaştan, içindeki sesi dinleyip ruhunu serbest bıraktığın zaman kurtuluyorsun. Benim ve ruh parçamın evli olması beni kendimle savaşa çok sürüklemişti. Ama zaman geçtikçe hissettiğin yoğunluğu tanıyorsun kendinle ilişkilendirip karmaları çözmeye başlıyorsun. Bu bambaşka bir sevgiydi. Bu duyguları bastırmayı bırakıp sonuna kadar en derinden hissetmeye başladıkça kendimle savaşmaktan kurtulmaya başladım. Ben o kişiyi sevince kendimi sevdiğimi farkettim. Onun varlığını hissetikçe var olduğumu… Bu eşimi falan aldatmakta değil. Her insanı farklı severiz. Benim ruh parçamı olan sevgim bambaşka. Ayrıca onunla yaşadığım yoğunluklardan sonra benim canımı sıkan saçma sapan şeyler canımı sıkmaz oldu, eşime olan sevgim kat kat arttı. Onu daha iyi anlamaya başladım. Yuvam daha huzurlu. Çünkü ben kendimi bulmaya başladım.
Teşekkürler zaman öyle güzel yazmışsınki evet sanki bendeonunla kendimi buldum ama çok yaralı ve paramparça şu an için ruhumu nasıl ozgurlestircegimi bilemiyorum ama zamanla değişmesine inancım var bi nevi karanlikla yuzlesmek gibi kendimde olduğunu hep bildiğim ama kaçtığı karanlık .ve doğru diyosun aslında eşimede bakış açım değişti hayatım öyle tramvalar la doluymuski hepsini bastirmisim hep şu yüzüne çıktı bu dönem ufak antideprasan bile almam gerekti insanın kendini bu kadar görmesi zor galiba peki sizce bu aşk bizi ilahi olana yonlerdirirmi sonunda yaradana aşk duyarmiyiz bu savaş bitince
Bide söylemeden edemiycem eğer o doğru kişiyse seninle kesinlikle aynı şeyleri hissediyor tereddüt olmasın yani bu durum.karşılıksız yaşanmaz karşılıklı bir çekim söz konusu daha önceki yorumlarına cevaben yazdım zaman
İlahi aşka yürümek ya da batmak bizim elimizde sanırım. Bu yoğunluğu nasıl değerlendirdiğimize bağlı… Ben ondan ayrı kaldığım bir zaman kalbimde o kadar yoğun kuvvetli bir sevgi hissettim ki… Allah ım dedim bu nasıl bir duygu? Peygamberimizi(s.a.v.) gören bazılarının peygamberimizin aşkıyla adını duysalar bile kalpleri yerinden çıkacak gibi olurmuş. Onu düşündüm. Bir kula yaşadığım sevgi bu kadar kuvvetli olabiliyorsa ona olan sevgiyi anlamaya çalıştım. Bir de rabbimizin cemalini görünce ne hissedebileceğimizi… Hayal bile edemedim. Sadece bu aşkın tadıyla o aşkı hissetmeye çalıştım. Madem bu duygu bana verildi. Değerlendirmek gerek diye düşünüyorum.
Buse lise deyince seni küçük zannettim kusura bakma dilerim hersey gönümüzde olur
Güzel bir paylaşım olmuş, kendimi bir terapi merkezinde gibi hissettim 🙂 Ama aslında terapiye filan ihtiyacımız da yok… Yaşanılan her olaydan, hissedilen her duygudan haz almaya çalışmak var sadece. Çünkü ne kadar egomuzla savaşmaya çalışsak da, her manada oruç tutmaya çalışıp ilahi bir kabul edilmişliğe erişmeye çalışsak da aslında hepimiz haz peşindeyizdir. Haz psikolojinin temeli olduğu gibi hayatın da temelidir. Maneviyatta bile aslında peşinde olduğumuz bir tatmindir. İçsel tatmin. Önceleri bu haz arayışını ben de şeytanın işi ego, kötü olarak yorumlayıp kendimi yargılar açmaza düşerdim. Sonra anladım ki, hayat bu… Yaşamak demek almak ve vermek üzerine kurulu bir ilahi düzen. Bir olan her zaman veren. Çünkü O zaten her şey ise, her şey o ise, daha başka neye ihtiyacı var ki… O ancak verebilir. Bize de alıp kabul etmek düşüyor. Verdiklerini ne kadar minnetle kabul edersek o kadar ibadet etmiş oluyoruz. Verdiği bazen bir araba, bazen psikopat bir sevgili, bazen bir kulübe, bazen de karmaşık duygular olabilir. Hepsinden de aynı hazzı almaya başladığımızda “O” artık bir sonrakileri vermeye başlıyor. Çünkü aldın, kabul ettin, bu dengenin bir yansıması olarak haz duydun, verdiğin ise belki acı oldu, belki fedakarlık, verdikçe daha fazlasını almaya hak kazandın ve biraz daha büyüdün…
İşte bu nedenle terapiye ihtiyacımız yok, hasta değiliz, sadece daha fazlasını almaya hak kazanmış ruhlarız. Farklı duygular… Kendinizle yüzleşebilmek… Bunlar bence haz alınması gereken lütuflar. Herkese nasip olmayan durumlar.
Herkesin de deneyimi faklı olabilir bu arada. Enerji çalışmalarında bazıları enerjiyi derinden hissedip ağlamaya başlar, bazıları farklı görüntüler görür, bazıları uyur, bazıları oynamaya başlar 🙂 Bazıları da hiç bir şey hissetmez ama hepsinde de şifalanma etkisi görünür. Yaşanılan olaylar bazında da benzer bir durum söz konusu. Karmik meseleler sonsuz çeşitlilik gösterebileceği için bu karmaların sonuçlanması da farklı olaylar ve durumlarla gerçekleşebilir. Ruhumun diğer yanı diye adlandırma hissiyatı duyduğunuz kişi ile sizin dersleriniz bile farklı olabilir. O mesela kendi potansiyelini keşfetme ve kendini aşma deneyimini yaşarken siz kendi duygularınızla yüzleşme ve vicdanınızla hesaplaşmalar yaşıyor olabilirsiniz. Gene de büyük resme bakıldığında hepsinde de ortak bir deneyimin olduğunu göreceksiniz. Kendini gerçekleştirme… Birey olma… Ki ülkemiz şartlarında birey olmak çok daha güçtür…
Velhasıl kelam; her şey, her deneyim çok güzel. Hiçlik bile 🙂 Haz alabilene, almayı ve vermeyi dengelemeye başlayana…
zamanın ötesi.ben de burada kendimi terapide gibi hissediyorum yazarken.aynı hisleri yaşadığımız için burada ki kişiler olarak birbirimizi anlıyoruz.şuan yine karışık bir durumdayım.yazmak istiyorum.
bir sorumuz vardı “ruh ikizimle konuşsam mı”diye.ben bunu deneyimledim diyelim.onu yeniden henüz görmedim ama onunla yıllardır tanışıyoruz.onun da benimle aynı hissettiğine eminim.etrafımızdaki kişilerin farketmesine farkında olmayarak vesile oldum.ama ruh ikizimdir gibi şeyler söylemedim.sadece onunla benzeştiğimiz için onu diğer arkadaşlarımdan deyim yerindeyse kayırarak sevdiğimi söyledim.çünkü yüz ve davranış olarak benzediğimizi bana kendi ailem de söylemişti.
benim olmadığım bir ortamdaonu farklı sevdiğim konusu dile geldiğinde onunda verdiği yanıtlar benim verdiğim yanıtlarla aynıymış bunu anladım.herkes benim sanırım ona platonik bir şekilde bağlı olduğumu sanıyor 🙂 bu durumun tam tarifini yapmaya kalkarsam dışlanırım korkusuna kapıldım ve konuyu değiştirdikçe bu imaj üzerime yapıştı.en sonunda ona sadece kafa karışıklığım olduğunu söyledim.kendi benlik bulma çabalarımı söyledim.o çok profesyonelce yanıtladı.konuya hakim gibi cümleler kurdu.ve bu durumları çok takmamamı kendimi önemseme mi söyledi.sanırım o benden çok daha önce çözmüş bu olayı ama hala ikimiz arasında değilmiş gibi duruyor,ben oysa ki herşeyi ona anlatmak için biriktirmiş gibi hissediyordum.o kaçar gibi davranınca ben de hiç geri kalanını konuşmadan rafa kaldırdım.yani yorumlarda konuşmak istiyorum diyen arkadaş vardı o yüzden paylaşma gereği duydum siz bu denli yoğunsanız o değil veya kaçar durumdaysa olası olacak şey bir hayal kırıklığı olabilir tabi herkes aynı değildir 🙂 ben onu yeniden görüşümle değiştim doğru yolu buldum. sanırım ona karşı öyle hissedişim onunla karşılaştırılma amacı gerçekten buydu.
Affınıza sığınarak içimden geleni yazmak istiyorum: Yanlışınız var. Siz ne hissediyorsanız, nasıl bir kaçış içerisindeyseniz, nasıl acabalar içindeyseniz, nasıl acaba o ne hissediyor sorguları içindeyseniz o da aynı sorgular içinde olabilir. Eğer böyleyse size kaçıyor gibi görünmesi doğaldır. Aslında kaçmıyor sizin gibi çekiniyordur. Sizin gibi karışıktır. Sizin gibi kendini bulmaya çalışıyordur. Yani erken hüküm vermemenizi salık veririm.
kaçıyor gibi dediğim benim gibi hissediyor olmasından değil, onun bu durumu anlayıp olgun cümleler kurmasıydı, o öyle deyince bende ona anlatacak cesareti bulamadım.o benden öncesin de de bu durumu yaşamış gibi gayet rahat durumdaydı bu tip şeyleri önemsemiyor gibiydi.bu yüzden acaba ben mi yanıldım diye düşünmeye yeltendim ama kesinlikle o olduğuna eminm.evet haklısınız.benim kadar yoğun hissetmemiş farketmemiş de olabilir.sadecebiraz daha zaman demek kalıyor geriye : )
Yoğunluk yaşadığım zamanlarda konuşmayı istiyorum ama ona yaklaşamıyorum. Doğru düzgün konuşamıyorum bile. Onda da aynı karışıklıklar var sanırım zamanın ötesinin dediği gibi. Konuşunca iyi mi olacak kötü mü olacak kestiremediğim için ayrı bir işkence oluyor benim için. Çok zor çokkk… Tek artım onu çok görme imkanımın olması. Varlığı yetiyor.
evet zaman..çok garip ki ,bir tek onun için içtenlikle varlığı yetiyor diyebiliyoruz buna şükretmeli. hem şanslısın sıkça görme imkanın da var.eğer sıradan konuşma imkanınızda varsa,birbiriniz arasında kurulan cümleler değişik oluyor sanki aynı ifadeleri kullanarak konuşuyorsunuz gibi bir durum bu,o bir şey diyor neden diye sormuyorsunuz mesela sanki biliyormuş gibi yani onunla bu konuyu konuşmak yerine onun cümlelerinden de aynı düşündüğünüzü anlayabilirsin.biraz karışık oldu ama özetle böyle 🙂
Evet şanslıyım. Ben nasıl onu inceleyip tanımaya çalışıyorsam aynı şeyi ondada hissediyorum. O da beni gözlemliyor ama sanki o benim gibi yoğunluk yaşamıyor. Yada yaşıyor hissetirmiyor. Acaba ben de mi hissettirmiyorum ona diye düşünüyorum dışarıdan ciddi bir duruşum var genelde. Bir de bazen onu çok aşırı özlüyorum bazen tiksiniyorum. Tiksinme bu aralar olmaya başladı. Bazen yanında bile durmak istemiyorum. Bazen de deliler gibi özlüyorum. Kuru toprağın suya hasreti gibi… Çekimler artık olmuyor. Enerji artışı ve yoğunluk hissi oluyor. Gidişat ne olacak bende merak ediyorum.
Teşekkürler zamanin otesi çok güzel bir paylaşım yüreğine sağlık vermek derken neyi kasdettinz Yaradana karşı vermekmii acı vs.ben henüz kabul etmediğim içinmi bazı şeyleri almanın ve vermenin hazzini yasayamiyorum dersiniz birseydaha çok merak ediyorum izninizle bu aralar icsel konuşmaların yoğunluğuyla boğulmus durumdayim bu durum geçici bir sürecmidir sizce
Rahatı severiz. Mesafeleri bahane ederiz, engelleri bahane ederiz. Belki de hayat bize bir şeyler vermeye çalışıyordur, büyük şeyler ama biz birkaç kıl çöp yüzünden reddediyoruzdur. Vermemiz, fedakarlık etmemiz gerektir belki de, bilemiyorum kişisel kanaatim bu yönde.
İçsel konuşmalar anı yaşayamamaktan kaynaklı olmalı. İçsel konuşmak yerine yapın. Eyleme geçtiğinizde mucizelere tanık olacaksınız. Ben de içsel konuşur ama yapmazdım. Konuşmayı susturup yapmaya başladığımda mucizeler gerçekleşti 🙂
” İçsel konuşmak yerine yapın. Eyleme geçtiğinizde mucizelere tanık olacaksınız” bu sözünüzden yola çıktım 🙂 içsel konuşarak ya da bekleyerek kendi sıkıntılarımdan kurtulamayacağımı anladım ya hep ya hiç aslında dedim içimizden konuşunca bir şey olmuyor, denemeli eyleme geçmeliydim hayatımda ve başladım. ya kazanırım,kazanamazsam da hiç olmazsa denemiştim derim 🙂 diğer yazılarınızda da güzel ince ipuçları var bir nevi deneyimlerinizi düşüncelerinizi paylaşırken ışıkta tutuyorsunuz bu çok güzel kendi adıma teşekkür ederim
Yaşınızı, yaşadığınız yeri bilemiyorum ama ne yalan söyleyeyim bende doğuştan gelen bu halinize gıpta ettim. Bu tip farkındalıkları artırmak için uğraşan, hem zihinsel hem bedensel çalışmalar yapan binlerce insandan biriyim. Ruh ikizi deneyiminiz ile iyice ortaya çıkan yeteneklerinizi geliştirmek için mücadele edin bence. O vesile olmuş kanımca. Burada ifade ettikleriniz, ruh ikizinizi bulmaktan daha önemli ve çekici geldi bana. Bir an evvel enerjilerinizi dengelemeyi, faydalı bir biçimde aktarmayı öğrenin derim.
Ruh ikizimize ulaşmanın amacı bence kendimizi tanımamız ve sevmemiz. Zaten aynı nefesisiz. Dünyevi yaşamda yanımızda olup olmamaları çok önemli değil. Tanış olup, paylaşımlarda bulunmak, yoldaş olmak tarifsiz mutluluk, evet 🙂 Olmuyorsa da önemli olan bu sebeple bize açılan kapılar. Sorular da cevaplar da kendimizde. Cevaplarınızı size ulaştırabilecek insanlarla karşılaşmayı ve potansiyelinizi en hayırlı biçimde kullanmayı öğrenebilmeyi isteyin ve dileyin. Olacaktır. 🙂
…der ruh parçam… 🙂 Haklıdır da… Tecrübeyle sabit 🙂 Plan o kadar büyük ki, büyük resim o kadar büyük ki, mucizevi dediğimiz, ruhumuzun eksik parçası dediğimiz kişi bile sadece bir vesile. Yan yana ya da uzakta, ayrı ya da birlikte. Her halükarda paralel hayatlar yaşanıyor onla olsanız da olmasanız da. Bazı şeyler bizden bağımsız. Bazı şeyler de bizim isteiğimiz doğrultusunda. O nedenle ne istediğini bilip kararlı olmak gerekiyor. Aranızdaki enerji akışı daim. Sadece bunu farkında olmak ve farkında olmamak var. Kaldı ki bir süre sonra konuşmak bile anlamsız. Sevgili Sazcaz’ın da dediği gibi soruları nasıl durduk yerde kendi kendimize soruyorsak, cevapları veren de kendimiziz. 🙂
yine birşeyler yazmak istedim. kendimde ki yoğun enerjilerin gel-gitlerine artık alıştım ama bu kez de insanları fazla anlamaya başlamış olmam beni korkuttu.Gözlerine baktığımda yalan söyleyip söylemediklerini anladığımı farkettim.uzun yıllar tanıdığım bir arkadaşım bana zararsız da olsa bir yalan söyledi ben onda gariplik farkettim ama kendimi suçladım nasıl bir insanım arkadaşımdan şüphe ediyorum dedim.kendimi yaklaşık bir saat boyu bu şekilde içimden suçladım.1saat sonra başka bir kişi sayesinde arkadşaımın gerçekten yalanı ortaya çıktı ve ben bir saat boyu kendi içimde savaş vermekte ne kadar haklı olduğumu anladım sanırım ben yıllardır hep kendimi suçlamış ve kendimden emin olamamışım bu gibi durumlarda hep önyargılıyım ben kesin yanlış düşünüyorum der ve konuyu hep geçiştirirdim.ruh ikizim ile başlayan algılayışım da ki açıklık beni bu noktalara kadar getirdi.ve daha sonra o arkadşımın yalan söylediği an ki bakışını daha önce ki yıllar içinde çok kez gördüğümü hatırladım bu beni üzdü ama ardını sorgulamaktan vazgeçtim.bu basit bir örnekti sadece.garip olaylar yaşıyorum o bahsettiğiniz rüyaları ben de yaşıyorum.öncelikle açıksözlüyüm doğrusu önce ben kendimi “deliriyor muyum acaba” şeklinde sorguladım ama yaşadığım küçük mucizeler bir anda gerçekleşen hayallerim bana böyle olmadığını gösterdi.sanırım en mühim mesele hisselerimize güvenmek kendimizden emin olmak.ben kendime ait özgüvenimi kaybetmiştim şimdi yeniden doğmuş gibiyim ve kendimden eminim.ruh ikizimle karşılaşmam da ki ana sebeplerden biri de bu sanırım yeniden özgüvenimi kazanmış olmam.
Gozlerinde gozlerimi gordugum an iste dedim bu.sol omzunda beyaz bir isikta gordum..brida romaninda yazdigi gibi..oyle bir cekim oyle bir enerji..kalbim sanki yerinden cikti geri oturdu..herkes bulanik bir o netti..herkes sussun ben ona daha dikkatli bakayim dedim..sen bu gune kadar nerelerdeydin dedim kalbimden.oyle ozlemisim ki..yillardir aradigim en kiymetlimi buldum sanki..uzakta kaldigimda dayanilmaz aci..aglayip ozledim dedigimde sanki duyuyor da geliyor..bir bakmisim karsimda..ruyamda goruyorum bir bakmisim gercek hayatta karsimda..arada kilometreler var..onu gorecegim gun sanki hava baska guzel..bugune kadar gordugum ruyalar ona cikacakmis..bana kendini ruyamda gosterdi..onu buldugumda tamamlandim artik tamam dedim oldum ben..hamdim pistim yandim derler ya yandim dedim..o suskun ben suskun..susmak zorundayiz..mecbur susmaliyiz..bana susmasin ben biliyim hislerini yeter diyorum sonra korkuyorum..unutmak mi imkansiz..beynimde kalbimde ruhumda yer etmis..gozlerine bakinca ne anlatiyor farkinda degilim..dalmisim gitmisim..tek korkum ruh ikizi ya da ruh esi (ikisi arasindaki farki tam bilemiyorum)olmamasi..platonik duygular o bana karsi boyle degilmi dedim kac defa..ama oda beni gormek icin cabaliyor..ne zorluklara ragmen..ruhum ona akiyor sanki..onun hisleride bubkadar yogunmu..anliyorum yogun ama emin olmak istiyorum..susmasa konussa benimle..ama konustugu an herseyi birakip ona gitmekten korkuyorum..
Korkunun ecele faydası yok 🙂
’emin olmak istemek’ kilit noktalardan biri bu. aslında hepimiz içimizden sorduğumuz bu soruların cevaplarından eminiz ama dile dökülmedikçe acaba mı? diyoruz, kendinizden emin olmalısınız 🙂
Kimseye hissetmedigim cok degisik duygular olunca arastirmak istedim..neydi bu..ruh ikizi kavramini bilmiyordun…ama arastirmalarim beni bu sonuca getirdi..sizin yazdiklarinizi arkadaslarin yazdiklarini okuyunca kendi yasadiklarima benzer olduklarini gordum..bu sayfaya gelip birseyler yazmak bile konunun ortak oldugunu gosteriyor..bu kisiyle ne zaman gulsek ne zaman konussak sanki 40 yilin acisini cikarmak ister gibiyiz..bana bakinca gozlerinin ici guluyor..bana bakinca saskin..korkak..cesur oldugu zamanlar da ise herkes duysun korkum yok der gibi..acik acik herkesin anlayacagi itiraf degil ama bu kadin benim der gibi..fiziksel baglilik ruh bagliligina engel degil der gibi…onun bu hallerini cok seviyorum..ucuncu sahislar bazen aramizda ki cekimi gozleriyle gorup anlamlandiramiyorlar..anlamlandiramazlar..bu hayatta baskalariyla beraberiz..cocuklarimiz var..ayni ortamlarda bulunuyoruz ara ara..kucucuk firsatlarda gozlerimizin derinliklerine iniyoruz ..susmak cok guzel..sanki beyninden akanlari okuyorum…dusuncelerini okuyorum..bana soylemese bile ben kafasinin icindekileri kitap gibi okuyorum..10 saniye kadar bakisip birden irkilip kendimize geliyoruz cunku etrafimizda tanidiklarimiz..o an mekan kavramini unutmusuz..o benim diger yarim..buse hanim eminim kendimden..ondanda eminim..ama itiraf edemeyisimiz cok aci..bu hayatta ona gidemiyorum..giderim ama sorumluluklarim var..o da oyle..maddi acidan cok rahat belli bir kariyeri olan bir adam..ama yillardir aradigim kisi o..parelel olaylar yasamisiz..benzer zamanlarda ayni seyleri yapmisiz..ve bir gun karsimda gordugumde bugune kadar hayatin niye boyle isledigini anladim..bizi tanistirmak icin bazi seyleri yasamamiz gerekiyormus..o kadar ince orulmus bir olay orgusu var ki..sanki onu gorecegim an icin yasanacakmis hersey zamanin otesi…ben leyla oldum.ask tan ote cok guzel bir duygunun icindeyim..ne tesaduftur ki bu satirlari onu gorup yazdim..onceki yazimdada geliyormus evime misafir olarak..aramizda telefonlasma yok..gonul bagi var ama..onu 5 ay da gormesem gordugum an sanki aradan zaman hic gecmemis gibi hicbirsey eskimemis..bazen ona itiliyorum bazen susmak zorunda hissediyorum ayni ortamda konusamiyoruz bile..herkes bize neden bunlar konusmuyor bile demistir..cok yogun duygular..catlayacak gibi oluyorum..konusmaya basladigimizda konu muhim degil..biz birbirimizin gozlerine bakmak icin konusuyoruz…daliyoruz gidiyoruz..o beni sadece bir kere aradi bir bahaneyle..ama anlasiliyor niye aradigi..sesimi duymak icin..dile dokmuyoruz ama konumuma zarar vermemek istiyor galiba bende oyle..bu cok aci..benim dedigin adam baskasinin…bende baskasininim..2010 ekim den beri hem aci hem tarifi olmayan bir mutlulugu ayni anda yasiyorum
çok iyi anlıyorum sizi 🙂 leyla olmak..ben de böyle tarif ediyorum.siz kendiniz için ne düşünüyorsanız o da sizinle aynı düşünüyordur yani dediğiniz gibi ayrı insanlarla olmak tan dolayı size açık net bir şey demeyecektir. yaşadığınız hayat ve tabi ki çocuklar..siz kendiniz için ne istiyorsanız o da öyle..oldukça uzun bir zaman dilimi olmuş herkes için mi böyle bilmiyorum ama mutlaka bir sebepten dolayı bu olaya denk gelmişsiniz herkes karşılaşmıyor ruh ikiziyle bu bir şans, kimselerin görmediği gizli bir dünyanız var onunla orada mutlusunuz ikiniz ama gerçek sanılan dünyaya yansımıyor sadece..belki de böylesi daha güzel belki yaşansa sıradanlaşırdı bilemiyorum.ben kendi açımdan baktığımda 10 yıldır tanıyordum ama ilk kez çok dara düştüğümde zaman benim için durdu kitlendim dediğim kadar kördüğüm bir durumumdayken onun ruh ikizim olduğunu anladım o da anladı bir anda ikimizinde dünyası değişti gitgide daha çok aynı olmaya başladık.yıllarca görüşmediğimzde onunla neden böyle olduk diye çok sorgulamıştım kendimi yıllar sonra gördüğümde ilk kez anladım sadece ruhen değil yüz olarakta birbirimize benzemişiz ve onu iyi ki görmemişim dedim..sizin uzun zaman olmuş ama anlıyorum ki etkisi hala aynı sürüyor.en güzeli kendinizle fazla başbaşa kalmamak yoksa üzücü bir hal alıyor.umarım yakınlarınızla çocuklarınızla güzel bir yaşamınız olur.
evren sandığımız kadar düz değilmiş büyülü bir düzen içinde kurulmuş,herşey ilmek ilmek işlenmiş bunu farkedebildiğimiz için sadece şanslıyız 🙂
Ruh ikiziniz hayatinizdan cikmiyor sanki..bir puskurtme bir cekilme olarak kaliyor hayatinizda..onunla karsilikli sohbetlerinizde farkli olan neydi?sizi ona ceken yetiskin halinizde onda buldugunuz sey neydi?cocukugunuzda ki hangi yaniniz simdi tamamlandi?gozleri size ne anlatiyor..buyuk ihtimal siz de benim gibi asktan ote farkli bir sey diyeceksiniz..buse hanim bu yasadiklariniz zaten normal bir iliski degil benimki de oyle..bu bambaska bir boyut sanki..sadece bizlere ozel diyorum ben..mutluyum onunla…birlikte degiliz ama nasil birseyse mutluyum onunla…varligini icimde hissediyorum..bakislari ruhuma dokunuyor..onu gordugumde bayilacak gibi oldum..konusamadik ikimizde..saniyelerce bakistik..agzimiz acik kalmis…sonrasi tarifsiz bir mutluluk duygusu kapladi icimi..cocugum kucagimda hissettim bunlari ona..o da saskin onunda gozleri parladi..ruh ikizim dediginiz kisiyle en ozelleriniz varsa sadece ikinize ozel bence karsi tarafa platonik degilsinizdir..kimseden almadiginiz tarzda bir elektrik sizi bambaska diyarlara goturen bir enerji varsa zaten bu karsiliklidir..hani elimizi atese atamayiz ya sanki oyle bir sey..bazen nutkum tutuluyor onu gorunce..tek kelime edemiyorum…bazen ona bakarak gulerken dalmisim..onun yanindan ayrilmak zulum geliyor..ruh ikizim dedigim adam bir gun arkadaslarina benden icin ayniyiz ya dedi…nasil mutlu oldum..onun yaptigi bir davranisi ayni anda ben de yapmisim..sende mii dedi cok sasirdi..gulerek evet anlaminda basimi salladim..bu olay cok yasaniyor aramizda…bunlar bizi birbirimize daha cok yaklastiriyor tabiki…tek dilegim aramizdaki mucizeler cogalsin..karsi tarafta ikiz ruh kavramini bilmiyorsa bunun farkina varsin..sizin icinde oyle diliyorum…bu guzelligi bulan sansli insanlar olalim
onunla karşılıklı sohbetlerimizde şuanı ele alırsak hiç bir farklılık yok sanki kendi kendime konuşuyor gibi hissediyorum. sorarken bir şey anlatırken onun verdiği yanıtları zaten biliyor gibiyim bazen garip bir nefes darlığına sebep oluyor bu durum ama ben çok gülerek ya da üzülerek kızarak birşey anlatıyorsam yüz ifadesinden benim anlayışımla olayı o da yaşamış gibi bakıyor.gözlerle konuşmanın bir deyim ya da varsayım olduğunu sanardım ama gerçek olduğunu onunla anladım.
sonraki iki sorunuza gelince çocukluğumda çok fazla akılda kalıcı fazla neşeliydim hep anlatacak birşeylerim olurdu ailem sevildiğim bir çevrem herşeyim vardı ama her yaşadığım mutluluğu hissi heyecanı hüznü anlattığım hiç kimse anlamıyor gibi hissederdim hep bir kişi varmış o beni anlayacakmış gibi hissederdim o kişi ruh ikiziymiş onu öncesinde tanıyordum ama demek ki farkına varmam için gerçek sıkıntılar üzüntüler yaşamam gerekiyormuş ben öyle olduğunu anladım çünkü çok dardaydım ve umutsuzdum çok mutsuzdum.bir anda onu farkettim ve yine o neşeli insana dönüştüm.
aynı olduğunuzu o da farkında demek ki. evet sürekli onun yanında ayrılmak zulüm geliyor sizin evli olmanız bu durumda daha zor olmalı, çünkü bu durumu yaşamayan insanların anlaması gibi bir ihtimal yok gibi, ama bu durum yaşamınızı daha güzel hale getirmiş olmalı yansımış olmalı en azından öyle diliyorum sizin için 🙂
Ruh ikizim olduğunu düşündüğüm kişiyi zihinsel olarak sürekli düşünmem normal mi? Bu bayanlara özgü bir şey mi? Erkekler de sürekli onu düşünüyor mu? Siz özellikle yokluğunda sürekli onu düşünüyor musunuz? Onu düşünmeden yapamıyorum. Özellikle yoğunluk arttığı zaman onu düşünmekten çıldıracak gibi oluyorum bazen.
Evet bu gayet doğal. Ben de çok düşünürüm. Bazen istemsizce bazen isteyerek. Düşünmek haz verir. Çıldıracak gibi yaptığı da olur ama bu çok sağlıklı değil. Kendinize hakim olmalı ve enerjinizi yönlendirmelisiniz. Düşünmek yerine eyleme geçerek mesela…
Bu konuda bildigim kadariyla zihninizi aklinizi ruhunuzu teslim almasi normal..almasaydi zaten buraya yazar miydiniz?karsi tarafin size yaklasmak istedigini ama evli oldugunuzu yazmissiniz..aranizdaki engel cok buyuk..ikinizinde hazir olmadiginiz bir donemde ikinizde sarsilmissinizdir..zaman zaman ondan tiksindiginiz zaman zaman cekildiginiz…bir yerde okumustum…akintiya karsi yuzmek gibi bazen cekilip bazen itilmek…siz yazmissiniz ya gozlerine bakmak enerjimi biraz aliyor bakmasam patlayacak gibi oluyorum…denedim bunu…ben de hep ona baktim..farkettim ki ben de rahatliyorum..erkekler duygularini daha cok gizler..siz de gizleyerek onu tanimaya calisin icinizde..gozlemleyin…ic sesiniz ne diyor?..duymya calisin..zaman sizin..onu rahatca gormenin keyfini cikarin…susmak zorundayiz…itiraf edemiyoruz ..aci zevk veriyor bazen…dusunmeden yapilmiyor hanimefendi yapilmiyor…ben de merak ediyorum erkeklerin dusuncelerini…onlar da bayanlar gibi yogun dusunuyorlarmi…onlarin deneyimleri nasil..
Arkadaşlar hoş muhabbetinize çok müdahil olmadım. Yazdıklarınız başkalarına da ışık tutuyor, bu güzel bir şey, teşekkür ederim 🙂 Bir noktayı aydınlığa kavuşturmak isterim. Hayatlarımız, dilimiz etiketlerle dolu. Şu sevgilim, bu akrabam, bu dostum, bu kankam, bu ruh ikizim… Bu etiketleme eğilimimizin çok sağlıklı olmadığı kanaatindeyim. Çünkü asıl meseleden uzaklaştırır bizi. Bu yoğun hisleri beslediğiniz kişinin gerçekten sizin ruh ikiziniz mi değil mi ya da o da sizi seviyor mu sevmiyor muya odaklanmaktan çok kendi hislerinize odaklanın. Ki zaten yukarıdaki yorumlar boyunca da kendi hislerinizi paylaşmışsınız ve başkalarına da faydalı olmuş. Ama eğer ruh ikizi mi sevgili mi platonik mi gibi etiketleme ve sorgulamalara düşerseniz kısır döngüye düşersiniz. Aslolan sevgidir. Çünkü ruh ikizi deneyimi bir metafor da olabilir. Bir insan bir yeri işaret ettiğinde parmağının ucuna değil gösteridği yere, büyük resmen bakmak gerek. Ruh ikizi deneyiminin geldiği son nokta birlik bilincidir. Her kes, tüm insanlık, tüm doğa ruh ikizidir. Çünkü tek bir yerden geldik. Bir süre sonra tek bir kişiye bu yoğun hisleri değil herkese hissetmelisiniz. Kolay bir şey değil elbet. Ben yapabiliyor muyum? Hayır ama bazen çok kısa bir an da olsa tüm nefret ve ego duvarlarımı aşabilip aynı ruh ikizine hissedilen yoğun sevgi hissini tüm evren ve varoluşa hisedebiliyorum. Anlık… Ama asıl meselenin bu olduğunun da idrakindeyim. Tasavvufta insan aşkı kötü bir şeydir mesela. Aşk tektir. Bir’e olan aşk. Bunun gibi…
Çok teşekkürler zamanin otesi o kişiye duyduğumuz sevgiyi herkese ve herseye duymak cennet gibi birsey olurdu galiba ama gerçekten bu mümkün olabilır gibi sanırım zamana ihtiyacimiz var
zamanın ötesi haklısınız. ruh ikizime duyduğum sevginin benzerini yakın arkadaşlarıma ve bazı akrabalarıma duymaya başladım sanki onları ilk kez tanıyor gibiyim ilk kez onlarla benzediğimizi fark ettim. hayatımda bana ruh ve yüz olarak benzeyen insanları fark ettim sanki bir anda bütün ruh parçalarımı bulmuş tamamlanmış gibiyim.içim kalbim iyilik dolu tüm herkesi barıştırmak her şeyi iyiye dönüştürmek için istemsizce bir çaba içerisindeyim. tüm takıntılarım sıkıntılarım ve bazı hastalıklarım geçmeye başladı. çevremde ki herkes bana gülen gözlerle daha ferah bakmaya başladı.bu ara hayatımda hiç olmadığı kadar istekler küçük mucizeler gerçekleşiyor bu beni biraz korkutsa da iyi olmalı diyorum.
bundan bir kaç ay önce bu konu ile karşılaştığımda oldukça karışık ruh halindeydim, herşey kötü herşey bitmiş düşüncesindeydim.o halimden bu ferah halime nasıl geldim anlayamadım 🙂 zaman ilerledikçe her şey durulmaya başlıyor sanırım etkisi aynı kalıyor ama neden niçin gibi sorgulamalar yerini kesin sonuçlara bırakıyor.
Benim aradığım site bu işte. Ellerinize, yüreğinize sağlık çok faydalı buldum. Konuya gelirsek evet arkadaşlar biz diğer insanlardan farklıyız, diğer insanlar bizi anlayamazlar çünkü onlar bu duyguları hissetmemişler onlara başımdan geçenleri anlattığımda bazen beni deli sanıyolar bazende” hadi ordan bee atıyorsun “dediklerini duyar gibi oluyorum. Nasıl anlatılır bilemem öyle bir noktada tıkanmışım çıkmazı yok, kaçışı yok. Sanki yıllardır hep onu aramışım hergün, her yerde, her zaman. Hani aşık insanlar derler ya” kime baksam seni görüyorum”sanırım bu ruh ikizleri için geçerli değil , ruh ikizleri sadece parçasını bulduklarında evet benim aradığım sensin benim kimsede bulamadığımı sende buldum. Onunla karşılaşmadan bir gün öncesinden biliyordum, hissediyordum birşeylerin olacağını ama anlam veremiyordum, karışıktım, ruhumda başka bir sevinç vardı, durduramıyordum, engelleyemiyordum. O adam 100 metreden daha fazla uzağımdaydı, hiç tanımıyodum hayatımda ilk kez görecektim, Allahım nasıl bir enerji nasıl yoğun his etrafımı sardı çember gibi yanıma yaklaştıkça o yoğunluk o hiss, enerji arıyordu yüzünü bile daha görmemişken tılsımlıydı, mıknatıs gibi çekiyordu. Ve onunla göz göze geldiğimde sanki ruhum koptu ona gitti, kayboldum dünyam değişti sadece bir kaç saniyede. Ona ait olduğumu hissettim, onun da bana ait olduğunu. Sanki ruhlarımız Kal-u beladan beri kaybolmuşta o anda birbirlerini buldular öyle bir özlem öyle bir hasret hiç ama hiç bugüne kadar kimseye karşı hissetmemiştim ruhum çıldırıyordu. O adam benim parçam ve ben o gün onu buldum inanılmaz bir şey. Şuan da birlikte değilizz ama ruhlarımız hep yanyanadır
Zamanın ötesi, ben bu aralar dikkat ettiğim zaman anladım ki sürekli düşünmemin sebebi ona birşey vermem yada ondan birşey almam gerektiği.. Bilinç olarak yükselince onu düşünmemlerim artıyor. Onunda benim gibi bilgilenmesini, birşeylerin farkına varmasını istiyorum. Ona kendimce mesajlar göndermeye çalışıyorum ki farkındalığı artsın. Sezgilerim beni ona doğru o kadar çok itiyor ki… Anladım ki benim yoğunlukları fazla yaşamamın nedeni bilinç olarak önde olmam. Hep ona birşeyler öğretme, birşeylerin farkına varması hissiyatı içine giriyorum.Bazen ona zarar mı veriyorum bu yoğun hislerle diye rahatsız olabiliyorum. 🙁
Yok rahatsız olmayın. Okuduklarımdan hatırladığım kadarıyla bu da sık görülen bir durum. Yani birinin bilinç olarak daha “önde” olması. Ya da farkındalık olarak diyeyim… Bu durumda biri diğerinin elbette kaldıracı oluyor. İçinizden gelen bu istek doğaldır. Süreç genelde şöyle işler ama sadece fikir vermesi için paylaşıyorum, böyle olacak diye bir kaide asla ve asla yok. Farkındalığı yüksek olan diğerini eğitmeye çalıştıkça, bahsi geçen “diğeri”nin bu eğitimi reddetme olasılığı var. Çünkü kaçınılmaz bir transformasyon geçirecek. Bilinçaltı bunu biliyor. Belki de ego tepki gösterecektir. Çünkü değişim ne yazık ki direnildiği taktirde acı getirir ve taraflar bazen bu acıdan kaçarlar. Yani uzaklaşırlar. Eğitim isteğiniz geri tepebilir. Bu da aranıza mesafe koyabilir. Burda sabrınız sınanabilir. Ya da onun da zamanı gelmişse eğer böyle bir direnç göstermeye de bilir. Belki acı ve sıkıntı gene olacak ama dirençsiz olduğunda birbirinizden destek alabilirsiniz.
Özetle içinizden ne geliyorsa yapın 🙂 Akışa bırakmak en rahatı… Tecrübeyle sabit.
Ben kaçtığım zamanlar daha çok acı çekiyorum. Böyle rahatsız mı oluyor düşüncesine girip içimdeki hisleri bastırmaya çalıştıkça ağrıya dönüşüyor,canım daha çok yanıyor. Ne zaman kaçmaz duygularımla, korkularımla yüzleşirsem ağrı sevgiye çok kuvvetli bir enerjiye dönüyor. Onun için etkileşime geçmem gerekli bunu kavradım. Hatta bir ara kendisine hissettiğim özel sevgiden yaşadığım sıradışı birkaç olaydan bahsettim. Şaşkın olduğunu belirtmişti. Bu konu üzerinde yaklaşık iki hafta kadar sonra konuşabildim. Çünkü çok kızgındı, sürekli bana kaşlarını çatıyordu. Benimle olan iletişimini kapamıştı. Yeni yeni tekrar iletişime geçmeye başladık. Kendisine söylediklerim hakkında ne hissettiğini ve düşü düşündüğünü sorduğumda bu konuda söyleyecek birşeyi olmadığını söyledi. Ne olumlu ne olumsuz… Bu düşündüğünün göstergesi.. Bende içimden geldiği gibi davranmaya çalışıyorum, şu rahatsız mı ediyorum düşüncesinden kurtuldukça…
Cok aci..zamanin otesi..cok aci..ozlemek sevmek hissetmek istemek cok aci…ruhuna dokunmak istiyorum onun
Sevgili Zaman..eger tek bir ruhsaniz ve ikiye ayrilmissaniz onun da benzer karisikliklar icinde oldugunu dusunuyorum..kaslarini catmasi neden?neler oluyor ki duygu dunyasi karisik kizgin gergin?siz onunla iletisime gecerej buyuk bir cesaret ornegi gostermissiniz..tebrik edilesi..ben cok sasirdim..gercekten cok buyuk bir adim atmissiniz cok cesurca..o bunu nasil karsiladi..neler hissettirdi size..pek te hazir degil gibimi?
Bilmiyorum, kendisi söylediklerime karşılık cevap beklediğimi söyleyince söyleyecek birşeyinin olmadığını söyledi. Neden kızgınsın dedim kızgın değilim dedi mesela, sonra da konuşmadık. Benim kafayı yediğimi düşünüyor onu saçma sapan bir şeyin içine çektiğimi düşünüyor sanırım. Yapacak birşey yok sabretmekten başka. İç sıkıntısı, yoğunluk, sürekli istemsizce onu düşünme çok zor. Dayanmaktan başka çare yok. Belki sadece ben yaşıyorum bunları. Zamanın ötesinin dediği gibi bir metefor olabilir.
Merhaba anlattıklarınızı okudum.Bende ruh ikizimle karşılaştığımı düşünüyorum.Kendisini ilk gördüğümde hayatımda birşeyleri öğrenmem için hayatıma girdiğini anladım ve ona ruh rehberisiniz dedim.Kendiside spirütüel çalışmalarla ilgileniyor ve hobi kursunda tanıştık,hocam olarak kendisine saf bir sevgi hissediyorum,aşk diyemem ama koruma onu kanatlarımın altına alma onunla tanıştıktan sonra kendimle barıştım,kendimi sevmeye başladım aramızda anlamlandıramadığım bir çekim var ,telapatik bağımız var kendisiyle hayatımda önemli bir insanın kaybından sonra tanıştım onun hayatındada benzer şekilde kayıp ettiği bir yakını olduğunu öğrendim kendisi bu kavramlara yabancı birisi değil.Ve rüyamda onunla çakralarımın dengelendiğini görmüştüm.Dış görünüş olarak çok benzediğimiz söylenemez,duygusal olarak benzer taraflarımız var,benzer frekanslarda olduğumuzu onunla paylaşmıştım bir adım ileriye gidip onunla bu anlamlandıramadığım ruh bağının ne olduğunu paylaşmak istiyorum sanki sonsuz görünmez bir bağla bağlı olduğumuzu hissediyorum nerde ne yaşarsak yaşayalım bir kere de kendisi hastayken şifa enerjisi göndermiştim ertesi gün iyileşip gelmişti.
Merhabalar, teşekkürler yorumunuz ve katkınız için. Çakralarınızın dengelenmesini nasıl, ne şekilde gördünüz merak ettim rüyanızda. Bir de şifa enerjisi gönderdim demişsiniz, hangi enerjiye kanalsınız?