Okuyorsun…Dinliyorsun…Peki kimi? Kim sana sorular sordurtuyor ve kim cevaplıyor seni… Felsefe öğretmenin? Kişisel gelişim danışmanın? Yoga uzmanın? Hocan? Bloggerlar? Annen? Baban? Evladın? Düşmanın? Sokaktan geçen adam?…
Sana kim cevap veriyor ki sen yolda ilerliyorsun? Her gün yeni bir sen… Her gün yeni sorular ve cevapları…
Cevaplar her yerden geliyor. Çünkü sen aslında tek bir şeyi okuyorsun, tek birini dinliyorsun. Anlamakta olduğun tek bir şey var. Tek biri sorular soruyor ve yine o tek biri cevap veriyor.
Bir olan…
Kendini bilme yolu bu yol. Nosce te Ipsum… O nedenle tüm sorular aslında tek bir sorudur: Ben kimim? Cevaplar her an gelir. Pencereden bakarsın, bir çocuğun zıplayan adımlarında bulursun cevabı. Dumanı tüten kahvene bakarsın, havada, dumanda bulursun cevabı. Televizyondaki bir politikacı cevap verir bazen sana, gösteri programlarındaki itici bir kadın da olabilir bu. Cevap illa bir ulemadan gelecek değildir. Sokakta yürürken tanımadığın biri aniden gözlerini diker sana, cevap verir. Günün keşmekeşi içinde yanından geçip gittiğin biri aniden seni sana anlatıverir, tek kelimeyle bile olsa. Vapurda iki kız arkadaşın hayat dolu sohbeti sana cevap verir bazen…
Düşmanın senin o nihai soruna cevap bulmak için en çok çabalayanlardan biridir. En gıcık gittiğin en sevmediğin iş yerindeki o adam, kadın sana cevaplar bulmak için çalışır gece gündüz. Sen kimsin? Ben kimim?… Sürekli tartıştığın babandır senin üstadın. Sana bir şeyler öğretir görmez misin? Seni anlamayan annendir zen ustan. Anlamsızlıkta bile, boşlukta bile kendini buldurmanı sağlar. Yalnızlık bile öğretilir, çünkü yalnızlık bile; hakedilmelidir.
Doğa durmadan sana cevaplar sunar. Dolunaya bakarsın ve göz kamaştırıcı ışığında kendi içindeki ışığı görürsün. Karanlıklar içinden parıldayan o saklı ışığı… Havada asılı bir küre olarak sana, senin de havada asılı bir küre üzerinde oturmakta olduğunu hatırlatır. Kendi ışığı olmayan ama güneşi yansıtan, masmavi güzelliklerle yansıtan bir ayna… Çünkü hepimiz aynayızdır. O nedenle cevaplar her yerden, herkesten ve her şeyden gelir.
Bazen bir hayat kadını bir masterdan daha yüksek cevaplar verir o nihai soruna. Sen kimsin? Özde kimsin? O daha çocuk deyip küçümsediğin 6 yaşındaki bir kız sana seni anlatır, görmediklerini gördürtür bazen. Ön yargıların cevapları duymanı engeller ama her an cevap vermekteler. Kaç yıllık dostun sıradan bir pazar gününde haftanın dedikodularını anlatırken ve sen de karşısında şişmişken bir an duraksar ve sana farklı bir şey söyler. Anlarsın, bakışları bile değişir. Sana seni anlatır. Sevgilin hüzünlenir, sen hüzünlenirsin, sana seni anlatır çünkü içindeki hüznü gösterir. Sen busun der. Bazen coşarsın. Sevdiklerin seni coşturur, seversin, sevilirsin ve gülümseyen bir bebek bile sana seni anlatır. Sana bağ kurar, içini genişletir, için dışındadır artık…
Şirinler çizgi filminin giriş jeneriğindeki gibi, eğer iyi bir çocuk olursan ya da eğer yeterince dikkatli bakarsan belki bir gün kendini bile görebilirsin. Kendini tanımanın ötesinde kendini bulursun. Kendini bulduğunda cevabın kendisi olduğunu anlarsın. Cevapları dışarıda değil, artık içinde bulursun. Çünkü kendi içini başkasında görmüşsündür. O; kusursuz aynandır. O, sensin…
Sorular soruyor ve cevaplar arıyorsun, durmadan okuyorsun. Peki okumak illa yazıyla mı olur? Hayatı oku. İnsanları oku. Sana cevap verecekler. Dinlerken bil ki dinlediğin sensin. Konuşurken bil ki sen aslında karşındakinin ses tellerisin. Sen ve karşındaki, sen ve ben olmadığını da bil. Hepimiz tek kelamız. Ama kusursuz aynanı bulursan bil ki, o sana tüm bunları okumanın da ötesinde yaşatacak olandır.
Bilmek başka, olmak başka…
Sevginin birliğinin ortak deneyimini yaşayanlara selam olsun! 🙂
Zamanın Ötesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Ya da e postaniza gelen bir iletide bulursunuz 🙂
🙂 Sonsuz yerden akan ama tek olan cevaplardan biri olduysam ne mutlu bana…
aydınlatıcı bir yazı olmuş emeğiniz için teşekkürler… 🙂
Teşekkür ederim çok güzeldi. Beni ağlattınız… Bir gerçeği farkettirdiniz bana….
Artık kitap zamanı…
Teşekkür ederim İlknur Hanım 🙂 Kendimi henüz o yetkinlikte görmediğimi hep söylerim ama kitap yazmak elbette aklımda, hayalim. yeterli olgunluğa ulaşınca neden olmasın 🙂
Ertelenen hayallere dikkat!..
Bence yol biten bir şey değildir. Hep yoldayız. Arayış baki. Cevap da hemen alınan ve sindirilen bir şey değil. Kimse oldum, buldum diyemez. Ama cevap yolundayım, hepimiz gibi. Ben kimim sorusunun cevabı hayatı yaşamaktır. Yaşayıp öğreneceğiz 🙂 Sadece kişisel olarak şunu söyleyebilirim, cevabı nasıl bulacağımı buldum. Zaten yazı da bu nasılı anlatıyor.
Asıl sana selâm olsun güzel insan…. Cevher adam….. Nasıl da severek, duyarak yazıyor ve okutuyorsun:))
Ellerine sağlık örtmeniiim)
Sevgileerrrr….
Aaa Halime Hanım ne güzel yorum yazmanız… 🙂 Beğenmenize sevindim, sevgiler, saygılar 🙂
merhabalar ben fizik öğretmeniyim ve youtube ta izlediğim bir belgesel sonucunda bir tesadüf sonucu kuantum dolanıklığı ile ilgili yazı ararken tesadüfen sayfanız karşıma çıktı ve yazdıklarınızı okudum çok beğendim ve üye oldum iyi ki karşılaşmışım yazılarınız için çok teşekkürler sevgiler
İlginiz ve beğeniniz için teşekkürler, hoşgeldiniz 🙂
Yanıt yazamadan edemedim.Bizi düşündürdüğünüz için,düşündürdükçe geliştirdiğiniz için teşekkür ederim.
Evet sevgili kardeşim yine güzel bir yazı olmuş, son paragrafın yolda kalanlara bir rehberdir.
“Ezel sırlarını, ne sen bilirsin ne ben
Bu muamma sözü, ne sen okursun ne ben,
Perdenin gerisinde,ben ile seni bir konuşturan var,
Perde kalkarsa, ne sen kalırsın ne ben!”
Bir gönül dostu EBÜ’L HASAN-HARAKANİ Hz.
Sevgi ve ışıkla kalınız.
İlginiz ve takibiniz için, değerli yorumlarınız için teşekkürler Oğuz bey. Uzun süredir güzel yorumlarınızla beni farkında olmadan olarak ufak ufak yönlendirdiniz, özellikle ego ile ilgili açmazlarımda yorumlarınızla kafa karışıklığımı çözmeme yardımcı oldunuz o nedenle çok teşekkürler. Baktıkça ve daha da önemlisi yaşadıkça, düşünmenin ötesinde eyleme geçtikçe insan daha çok cevaba ulaşıyor ve daha hızlı yol alıyor, son zamanlarda yaşadığım budur. Biliyordum, artık yapıyorım ve inşaallah da olacağım, olacağız, hepbirlikte. 🙂 Aslında sadece kendimizi perdenin arkasındakine teslim ettikçe, yol daha huzurlu, bunu yeni keşfettim 🙂
Estağfurullah sevgili kardeşim yazınızı şimdi okudum son makaleniz ile birlikte. Siz sorguladınız ve cevaplar geldi söyleyene değil söyletene bakmak lazım.Ayrıca çok sevindim ve mutlu oldum her yeni yazınız bir diğerinden daha güzel eminim bu yolda ışık olmaya devam edeceksiniz.
Çok sevdiğim Ferîdüddîn-i Attâr Üstadın Mantıku’t-Tayr adında bu eserini belki bilirsiniz okumadıysanız okuyunuz bir çok insana iyi bir rehber olmuştur.
Kuşlar ülkesinin bütün kuşları, Kafdağı’nın ardındaki padişahları efsanevi kuş olan Simurg’u bulmak için zorlu ve zahmetli bir yolculuğa çıkarlar. İsteği ve azmi yeterli olmayanlar ve dünyevi şeylere takılanlar birer birer yolda kalır. Kafdağı’na ulaşanları ise, hepsi birbirinden çetin yedi vadi bekler:Hepsi de çetindir. Vadilerin adları sırasıyla: Talep, Aşk, Marifet, İstiğna (ihtiyaçsızlık), Tevhid, Hayret, son olarak da Fakr ve Fena’dır.Uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından yedi vadiyi de aşabilen otuz kuşu ise Simurg yerine başka bir sürpriz bekler.Simurg’un dergâhına varabilir. Sonunda Simurg’u gördüklerinde ise Simurg’un kendileri olduğunu fark ederler; dergâh aslında bir aynadan ibarettir.
Sevgi ve ışıkla kalın.
Sayfanıza başka bir konudan dolayı denk gelmiştim. O konu dışına çıkmak gerektiği hissine kapıldım ve ilk olarak bu yazınıza denk geldim. Yüreğinizden döküldüğü aşikar. emeğinize sağlık.
Bu satırları çok beğendim 🙂
“Şirinler çizgi filminin giriş jeneriğindeki gibi, eğer iyi bir çocuk olursan ya da eğer yeterince dikkatli bakarsan belki bir gün kendini bile görebilirsin. Kendini tanımanın ötesinde kendini bulursun. Kendini bulduğunda cevabın kendisi olduğunu anlarsın. Cevapları dışarıda değil, artık içinde bulursun. Çünkü kendi içini başkasında görmüşsündür. O; kusursuz aynandır. O, sensin…”
🙂 Yazdığımız çizdiğimiz her şey karşımızdakinin anladığı kadardır. Bir başkası belki hiç bir şey anlamayacaktır bu yazıdan. Siz bir şeyler yaşadığınız için sizin için anlamı daha başka. Demek istediğim ben teşekkür ederim okuduğunuz için, böylece yazı amacına ulaşıyor her okurla birlikte; anlaşılmak.
Aranılan cevaplar, yüklenilen anlamlar, kafa karışıklıkları, bu ve bunun gibi birçok kavramı özetleyen sade,anlaşılır, doyurucu paylaşımız için teşekkürler. Kaleminize yüreğinize sağlık.
İlginiz için teşekkür ederim 🙂