“Doğru diye bir şeyin olmadığı yerde, her şey mümkün, her şeye izin var…”
-Hasan Sabbah
“İstencini yapmak olmalıdır kanunun tümü… İstencini yap, kanun sevgidir, iradeyle olan sevgi…”
-Aleister Crowley
Dünya tarihine yaptıkları sıradışı kötülüklerle iz bırakan iki adam… Kendinden sonrakilere kendi ekollerinde ilham veren, tarihçilerin deyimiyle şeytanın iki elçisi… Neden bu sözleri sarfetmişlerdir ve neden etkileri çok güçlü olmuştur? Cevap soruda gizli… Onlar için iyi kötü kavramları yoktu, içinden ne geliyorsa, eğer yapabiliyorsan yapabildiğin içindi. Her şey mümkün, her şey mübah ve canın ne istiyorsa daima onu yap… Tek kanun buydu. Dünyada her şey zıttıyla vardır. Eğer bir yerlerde nefsine hakim olmak için inzivaya çekilen ve tüm iradi, nefsani eylemlerinden kendini soyutlayan insanlar varsa, tersi de olacaktır. Olması şaşırtmamalı. Bir yerlerde yüzmeyi çok seven bir insan varsa, dünyanın bir başka yerinde hiç denize girmemiş (benim gibi) insanlar da olacaktır… 🙂
Birkaç hafta önce izlediğim yukarıdaki video gerçeklik algımızın yapısını çok net bir şekilde idrak etmemi sağladı. Söz konusu video Microsoft’un yeni Hololens ürününün tanıtımı. Henüz prototip aşamasında olan bu ürün bazı firmalara yazılım geliştirme amacıyla verilmiş ve bunlardan biri de Volvo. Volvo bu gözlükleri kullanarak bir tanıtım filmi çekmiş. Gözlüğe gelirsek; Microsoft; bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, eller ile sanal bilgisayar ekranlarına dokunma, hologramlarla çalışma gibi aslında çok geç bile kalınmış teknolojieri pazara sunmaya hazırlanıyor. Hololens sayesinde hem gerçek dünyayı görebiliyoruz (cep telefonlarına takılan VR gözlükleri gibi bizi kör etmiyor) hem de bu gerçek dünyanın içinde hologramlar görüyoruz. Dahası bu hologramları şekillendirebiliyoruz. İlgilenenler youtubede hololens diye aratarak inanılmaz eğlenceli pek çok videoya erişebilir. Yazının sonuna da bonus bir tane koyacağım en sıradışı olanından 🙂 Volvo videosuna geri dönersek, tasarımcılar gözlüklerini taktıklarında ortalarında aracın 3 boyutlu taslağını görebiliyorlar. Zaten kafamda şimşekler çaktıran da bu sahneydi. Boş bir odada olmalarına rağmen ortalarındaki aracın hologramını herkes bulunduğu yerdeki açıya göre görüyor. Dahası aralarından birisi holograma müdahale ettiğinde diğerleri de bunu görebiliyor. Diyelim biri kaportanın dizaynını değiştirdi, diğerleri de anlık olarak bunu görebiliyor.Birinin kişisel olarak kendi sanal ekranında sadece parmaklarıyla yaptığı değişikliği diğerlerinin de görebilmesi gözlüklerin aynı ağa bağlı olmasıyla ilgili. Bu sayede bir kullanıcının yaptığı değişiklik diğer kullanıcı tarafından da görülüyor. İleriki prototiplerde el bile kullanmaya gerek kalmadan sadece zihin gücüyle bir 3D görsel modelleyip buna diğer kullanıcıların da anlık olarak zihin güçleriyle müdahale edebilmesi öngörülüyor ki teknik olarak bunu yapmak şu an mümkün, sadece cihazların ticarileşmesi zaman alacak…
Her şey sanal, aslında hiç bir şey gerçek değil, matrixte yaşıyoruz vs. der dururuz ama bunu ne kadar gerçekten idrak edebiliyoruz? Şimdi yukarıdaki Volvo videosunu gerçek hayata uyarlayalım. Sen ve ben karşılıklı duruyoruz. Yanımızda yeşil bir araba var. Ben arabanın kaputunu kaldırdığımda bunu sen de görüyorsun. Gökyüzündeki bulutların arabanın yeşil kaputunun üzerindeki yansımalarının eğrilip büküldüğünü görebiliyorsun ben kaputu kaldırırken… Bu bağlamda şahsi gözlerimiz de ortak bir ağa bağlı Hololens aslında. Araba gerçek değil, artık bilim bile her şeyin boşluktan ibaret olduğunu kabullendi, o nedenle yukarıdaki videodaki 3D araç modeli ne kadar gerçekse, şu an yanımızdaki aracın da o kadar gerçek olduğunu söyleyebiliriz. Dahası şu an aslında yan yana bile değiliz ve bir araba bile yok ama zihninde yeşil bir araba kurguladın…
Böylece o malum sorunun da yanıtına erişiyoruz… Her şey illüzyonsa nasıl herkes aynı ilzüyonu görüyor? Öncelikle… Herkes aynı illüzyonu görmüyor. Ben sadece yeşil bir araba dedim ama bazılarınız yeşil bir sedan, bazılarınız yeşil bir hatchback bazılarınız ise hiçbir şey imgelemedi. Sadece yazının nereye varacağını görmek için okudu. Ama yine de Hololens ortak ağa bağlandığında nasıl ki tasarımcılar aynı modele bakabiliyorlarsa, zaman ve mekan ortak ağına bağlandığımızda biz de aynı aracı görebiliyor, aynı deneyimleri paylaşabiliyoruz. Hololens’in ortak ağı internet iken bizim ortak ağımız zaman ve mekan oluyor. Yani ikimizin de aslında var olmayan bir arabaya bakabiliyor olmamızın sebebi bilinçlerimizin zaman mekan kablolarıyla ortak bir ağa bağlı olmasından kaynaklı…
Kimileri buna BİR der, kimileri kollektif bilinç, kimileri akaşa…
Peki bu bilgi ne işimize yarar? Halen Hololens’teki gibi karşımda duran yeşil arabayı iç aksamlarını görmek için tek el hareketimle parçalarına ayıramıyorsam bunu bilmek ne işime yarar? Aslında yukarıda sözlerini alıntıladığım insanlar buna yeltenmişlerdi… Hololens’in farkına varıp, her şeyin hologram olduğunu bizzat görüp, elleriyle istedikleri gibi değiştirebilmek istediler. Aynı bir bilgisayar oyununda oyunun sana izin verdiği ölçüde her şeyi yapabilmen gibi… Belli ölçülerde bunu yapabildiler de. Ama irade iradeden üstündür. Biri dünyanın yanıp kül olmasını isterken bir başkası dünyanın cennete dönmesini istiyorsa; iradeler çarpışır. Dahası insanın da içinde insanlar vardır. Bir yanın çok zengin biri olmak isterken diğer yanın varlığın getireceklerinden korkuyor olabilir. Hologram ellerimizdedir ama ne yönde şekillendireceğimize karar veremeyiz. Aynı hologramı herkes görmektedir ve bazen birinin iradesi sizinkinden güçlü olur, sizi şekillendirebilir. Varoluş yazılımında iyi ya da kötü yoktur. Hasan Sabbah müritlerini şekillendirirken, Aleister Crowley kendi egosunu istediği gibi şekillendirirken kimse onlara dur diyemedi, çünkü iradeleri bir ok gibiydi. İrade için iyi ya da kötü yoktur, aynı irade ile Mahatma Gandi bir ulusu savaşmadan özgürleştirmişti.
Herkes birbirine zaman mekan ağı ile bağlı ise ve bunu (şimdilik) aşamıyorsak o halde bu ağda bir şeyler üretebiliriz… Hololens’lerimiz gözlerimizde, geriye sadece onları kullanmak kalıyor…
İstencinizi yapın çünkü her şey mümkün…
Zamanın Ötesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yükselişe devam sevgili kardeşim,yine güzel bir yazı evet yaşamda doğru ,yanlış iyi yada kötü diye bir şey yoktur anlayışın en yüksek seviyelerinden bakıldığında seçimler yapan ve yaşanabilecek tüm deneyimleri yaşayan bilinç vardır.İnsanoğlunun bu gezegendeki serüveni mikrodan makro bir bilince doğru yolculuğundan ibarettir.
Sevgi ve ışıkla kalın.
Oğuz Hancı
[…] fikri oldu. Facebook’un “Metaverse” ve daha önce analizini yaptığımız Microsoft’un “Hololens” projeleri aslında tamamen her şeyin replikasını yapma güdümüzün bir […]