Kendi Mucizeni Yaratmak…

Ortalama okuma süresi 3 dk.

 

Sapling

Kendimi bildim bileli bir mucize yaşamak istemişimdir. Doğa üstü, paranormal ya da parapsikolojik diye nitelendirilen her hangi bir deneyim yaşamak için pek çok şey denedim lakin hiçbir sonuç alamadım. Rüyalarım bile tek düzedir. Birçok tanıdığım istememelerine rağmen çok gerçekçi, hatta gerçeğe çıkan rüyalar görürlerken benim zorla hatırladığım birkaç tanesi de kare kare fotoğraflardan ibarettir.  Hatta böyle deneyimler çok yaşadıkları için artık rahatsız olan ve bunlardan kurtulmak isteyenler bile var. Araştırmalarım sonucunda bunun doğuştan gelen bir özellik olduğuna kanaat getirdim. Bazı kişiler böyle deneyimlere daha yatkınken bazıları benim gibi değildi. Tam umudumu yitirip vaz geçtiğimde hayatımda tesadüf denemeyecek küçük olaylar gelişmeye başladı. Bunlar daha çok küçük ayrıntılardan ibaretti ama bir zarın 100 defa atılmasında her seferinde üzerine 6 gelmesi ne kadar rastlantıysa, bu yaşadıklarım da o kadar rastlantıydı. Yani mucizevi düzenlerdi…

Bunlardan biri daha önce XANADU yazımda anlattığım olaydı. Orada bu kendi yazdığım anlamını bilmediğim kelimeyi gördükten birkaç gün sonra televizyonda reklamlarda bu kelimeyle karşılaşmam çoğu için önemsiz bir şey olsa da benim gibi hiç böyle şeyler yaşamayan biri için bir mucizeydi. Yine de uzun süre kendimi kandırdığımı, kaptırdığımı düşündüm. Pek çok kişiden yardım istedim yaşadığım bu şeyin anlamıyla ilgili. Çok etkileyici yorumlar aldım, kendimle ilgili şeyler öğrendim. O an anladım ki, insan kendi kendine mesaj iletebiliyor. Bunun pek çok farklı yolu olabilir. Buna benzer bir anlayış, bir hayat görüşü Paulo Coelho’nun kitaplarında da vardır. Ne demek istediğimi biraz daha açayım…

İnsanın malum bir bilinçaltı vardır bir de dışarıdan bizi tanıyanların tanıdığı şekliyle şu halimiz. Bilinçaltımız biraz gariptir, biraz hırçın, deli, bazen sinsi, ama kesinlikle ne yaptığını bilen bir başka kişilik gibidir. Kendimizi, ne yapmaya çalıştığımızı anlayamadığımız zamanlarda o devrededir. Bazen onunla konuşuruz, bize şunu yap bunu yap der, ama biz yapmamayı seçeriz ya da onu dinleriz. Bu bizim alter egomuzdur. Bilinçaltı ve bilinçüstünü bu bağlamda biliyoruz. Bir görüşe göre bu ikisinin de üzerinde bir benlik daha var. Bu süper benlik aslında dünyaya gelen asıl kendimiz. Hani dinler diyor ya tanrının nefesi, onun gibi düşünebiliriz. Maddeye can veren ve bir şeyler deneyimleyemey gelen, asıl var olan şahsımız bu üst benlik. Kısaca özetlersek bir bilinçaltı var ilkel güdülerimizi oluşturan, hayvanlarda da bulunan. Bir insanlara karşı gösterdiğimizi maskemiz olan üst benliğimiz, bilinçüstümüz var. Bu bilinçüstü aynı zamanda her şeyi yapıp eden, bir nevi süper benliğin eli kolu oluyor. Bir de bu ikisinin de üzerinde bir benlik var. İşin özü biz ölünce bu ikisinin bilgisini toplayan süper benlik kalıyor sadece geriye, aynı matrix ya da avatar filmlerindeki gibi.

İlgili yazı:   Enerjinin Bilinci

Bir şeyler öğrenmeye ve deneyimleyemey geliyor bu süper benlik ve bunu yaparken bu iki alt benliği kullanıyor. Üzengisi elinde ve onları dizginliyor ya da belirli yerlere sürüklüyor. Derler ki; onun farkında olduğumuzda bize işaretler gönderir ve bizi doğrudan yönlendirir. Yaşadığım bir diğer mucize de bununla ilgiliydi. Bu sefer semboller değil sayılar vardı. Sayılar hayatımda belirli bir pattern izliyordu ve onları takip ettiğimde beni tam da ihtiyacım olan, istediğim durumların içerisine sürüklüyordu. O sayı varsa bir durumun içinde, doğru yoldaydım. Aynı Touch dizisindeki çocuğun yaptığı gibi. Şüpheci biri olduğum için yine de kendimi kandırdığım olasılığını halen canlı tutuyorum, lakin aslında her şey rastlantı ve ben onlara anlamlar yüklüyor da olsam, hayata bu şekilde bakmak eğlenceli. Tanrının insanları bu denli yalnız bıraktığı bir dönemde en azından kendinizden bir işaret almak, aldığınızı düşünmek yalnızlığa merhem olabiliyor. 🙂 Yoksa optimist bakışımı yitiriyor ve kötümser bakıyorum dünyaya, ve benim kötümser bakış açımda cehennem, dünyaya kıyasla cennet oluyor… En azından sadece yanıyorsun, başka hiç bir şey yok… 🙂

Siz de hayatın çekilmez olduğunu düşündüğünüzde, yalnız olduğunuzu düşündüğünüzde sizinle olan bu üst benliğinizi düşünün. Onunla konuşun, sizi yönlendirecektir. 🙂


Zamanın Ötesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Subscribe
Bildir
guest

6 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
sazcaz

umuyorum “kendi mucizenizi” yaratmışsınızdır kıymetli yazar.

B

Merhaba
Bu yazıyla ne kadar alakalı bilmiyorum ama benim için çok önemli bir şeyden bahsetmek istiyorum.
Güneş sembolü ne anlama geliyor biliyor musunuz? Sadece sembol olarak değil farklı şekillerde de ele alabilirsiniz. Bu şey benim peşimi bırakmıyor hatta artık kendimi özdeştirdim bununla. Güneş ile ilgili bişeyle karşılaştığımda benimsiyorum ve seviyorum hatta 🙂
Yorumunuz için şimdiden teşekkürler

B

Alakasız bir şekilde gitmeye devam ediyorum ama 😀 biraz saçma da olabilir.. kahve falı veya Tarot gibi şeylere inanıyor musunuz?