Evrim teorisi günümüzün en ateşli tartışmalara sebep olan teorilerindendir. Halen tartışılmasına rağmen ders kitaplarında kısmen yer alır. Coğrafya dersinde ilk insanları, neandertalleri, sonraki biyoloji dersinde hücresel evrimi, cins ve türlerin kökenlerini, en son din dersinde de Havva ile Adem’i öğrenip evlerimize dağılırız. Sonra tüm bunlardan sorumlu olup sınavlarına gireriz. Bu kadar tartışmalı bir konuya girmeyeceğim. Varsayımlar üzerinden gidip hiç kimsenin yazıp çizmediği, tartışmadığı bir şeyi sorgulayacağım…
Evrim teorisi diye bir şey yoksa anti tezin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Havva ile Adem. İnsanlığın kökeni cennetten kovulmuş bu iki melek oluyor. Aslında melek iken bu özellikleri de ellerinden alınıyor. Çünkü bilgelik elmasından yiyip gözü açılan hiçbir varlık melek olamaz. Sonra tüm dünya onların soyundan ürüyor. Peki sonra ne oluyor… Tüm insanlık yaşayacağını yaşıyor ve kıyamet sonrası tanrının huzurunda hesap veriyor. Buradaki tanrı her şeyi yaratan tanrı oluyor. Evrim teorisi yalansa tanrı tanımlamamız bu şekilde olmak zorunda zaten. Hepimiz bu kısmı biliyoruz. Evrimin olmadığı evrenimiz bu.
Evrim teorisi gerçekse evrenimiz nasıl olur bunu kimse tartışmıyor. Hepimiz evrim gerçekse kökenimizin nasıl süreçlerden geçerek bu günlere geldiğini biliyoruz. Peki aynı evrim teorisi yoksa da olduğu gibi bundan sonrasını neden düşünmüyoruz? Evrim teorisi gerçekse varsayımı altında evrimin asla durmayacağı çıkarımını yaparız. Evrim önce canlılığı, sonra bilinci yaratmıştır bilginin aktarımı için evrim mantailetsinde. Peki evrimin geleceği nedir?
Kilit soru bu. Kimse evrimin evrimini ya da evrenin evrimini tartışmıyor. Biyolojik evrimde takılıp kaldık. Oysa evrim varsa bu tüm evren için geçerlidir. Yani tüm evrende bizden başka canlılar olabilir. Bu canlılar da evrime tabidir. Sadece biyolojik değil bilincin evrimine de. Çünkü bilgi kümülatif ilerliyor.
Bunun sonucunda bizden daha eski dış uygarlıkların bilinç evrimleri daha da gelişmiş olacaktır. Bizim bilinç evrimimiz alet kullanmakta günümüzde atomu parçalamaya kadar geldi. Bundan sonra duracak mı peki? Hayır. Maddeye hükmetmeye başladık. Bundan sonrası maddeyi yaratmaktır. Bu da olduğunda aslında evrene hükmetmenin bilimsel yolları açılacak. O zaman bizden başka uygarlıkların bunu çok daha önceleri yapmış olabileceğini düşünmek pek de ütopya olamaz. Eğer maddeye hükmetmeyi başarmış, maddeden kurtulabilmiş uygarlıklar varsa tüm evren avuçlarının içinde olacaktır çünkü enerji maddenin üzerindedir. Tanrı dediğimiz kavram evrene hükmetmeyle açıklanırsa o zaman evrenin hükümdarları maddenin hükümdarları olacaklardır. Belki de henüz bu teknolojiye ulaşan olmadı, biz olacağız.
Kısacası evrimin gideceği son nokta tanrı olmaktır. Evrim teorisi yalan ikenki tanrı kavramını biliyorduk. Evrim teorisi gerçekkenki tanrı kavramı da kaçınılmaz olarak böyle bir tanrı anlayışını gösteriyor.
Not: Burada kullanılan tanrı kelimesi kavramsaldır, dini değil. O nedenle özellikle tanrının özel isimlerini kullanmaktan kaçındım. Tanrıyı sözlük anlamı olarak yorumlayın.
E-Mail ile Takip Et
Her ufuk açıcı yeni yazı yayımlandığında e-mailinize bildirim almak için mail adresinizi kaydedin:Zamanın Ötesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Evrim bilimseldir lakin Tanrı da bilimsedir çünkü her akıllı sistemi mutlaka ondan daha akıllı yani daha çok bilgiye sahip biri tarafından meydana getirmiştir.
Güzel bir yazı, ben de bir iki şey eklemek istiyorum. Birincisi, Hz. Adem ve Havva cennetten kovulmadan önce de insan idiler; melek değil. İkincisi, insanın maddeye ve enerjiye hükmü halihazıra mevcut ve sınırlı ve gelecekte de elbette bu hakimiyet artacaktır ama şahsen bunun bir nihai sınırı olduğu kanaatindeyim.
Aslında burada yaptığım şey bu görüşü savunmak değil ufak bir ironidir. İnsan yönetmek ister ve sınırları yoktur yönetmek için. Ülkesini yönetir, dünyayı yönetir sonra da evrene hükmetmek ister. Bir kızılderelinin dediği gibi insanın içerisinde dipsiz bir kuyu vardır içine dünyayı da atsan dolmayacak. Ve bu sınırsız yönetme isteğini aldığı yer de fikirsel olarak evrimdir. Evrim gerçektir ya da dinler gerçektir değil, insanın hayattaki konumuna iki farklı bakış açısından yaklaştık.
Maddeden uzak, maddeye hükmetmenin yolunu bilen biri melek mi olur tanrı mı?
Evrimin evrimi zaten kendi içinde sonsuz. Maddeye hükmetmek, istediğin zaman onu yok edebilme seçeneğine erişmiş olman.Kendi evrimini tamamlamak ve bunu var edebilmek. Bu üst metni yazan haklı demek. Madde yaratmak?.Cevabını bulman gerekiyor. Nasıl? Belki de bir elmadır ihtiyacın olan.
hocam çok başarılı bir kavraman var. benim siteme girmişsin oradan gördüm. senin şeklindeki gibi bir sorgulayış da sufilerinkidir. krishnamurti, meher baba, osho gibi isimleri tavsiye edebilirim.
evrenin bir noktası olan dünya da sadece akıllı bilinçler olarak biz yaşamıyoruzdur elbette. herkes evrimleşerek tanrıya ulaşmaya devam ediyor olabilir. klasik dünya da maddi olarak cennetten kovulma bana da mantıklı gelmiyor. Ama bu bilincin yolculuğu olabilir.
henüz yazılarının bir bölümünü okudum ama çok başarılı.
sevgiler
İlginiz için teşekkürler, ben de blogunuzla tesadüfen karşılaştım, ilgiyle okumaya başladım tek tek yazılarınızı, sizin de çok güzel tesbitleriniz var.
Sizin de dediğiniz gibi bu, bilincin yolculuğu. Başımıza gelen her şeyin bir sebebi var, bizi biraz daha büyüten, bilinçlendiren… Emin olun yazılarınızda bahsettiğiniz o her şeyi yönetme isteğiyle yanıp tutuşan grupların bile belirli bir sebebi vardır bu dünyada olmalarının. Bir tür sinema filminin içindeyiz, iyi karakter de kötü karakter de olmak zorunda. 🙂
Her filmin senaryosu şöyle ilerler; kahramanımız mutlu mesut yaşamaktadır filmin başında. Sonra başına bir bela illet olur durduk yerde. Ondan kurtulmaya çalışırken başkalarıyla tanışır. Yeni şeyler öğrenir, deneyimler kazanır, sever, nefret eder, üzülür ve filmin sonunda da artık kahramanımız filmin başındaki kişi değildir, başka biri olmuştur. Hayata da böyle bakıyorum. 🙂
Yaradan bu evreni neden yarattı ve bizi neden bu evrende,bu galakside, bu güneş sisteminde etrafımızı resmen kapatılmış( eger ki başka akıllı varlıklar varsa onlara ulaşmamız resmen ışık hızıyla engellenmiş ) diğer akıllı varlıklara ulaşmamız kasıtlı olarak engellenmiş.Bu gezegen bizim aslında sınav salonumuz bence .
Kesinlikle haklısınız. Her şeyin bir amacı vardır. Ben sınavdan çok bir deneyim evreninde olduğumuzu düşünüyorum. Bu yazıdaki soru yaratılışımızın nedeni değil, yaratılışımızın doğasıdır. Şu soruyu bana cevaplar mısınız? Tanrıdan, yaratıcıdan başka bir şey olabilir mi? Onun dışında ondan ayrı bir şey olabilir mi?
Kalü bela yı bilirsiniz yaratan ın bütün ruhları yaratıp ben sizin rabbiniz değil miyim diye sorduğu zamandır ve hepimizin rabbimizsin dediğimiz zaman .şimdi hangimiz bunu hatırlıyoruz .hiç birimiz.Sorun yaratan var mı yok mu sorunu değil.Bu gezegene içinde bulunduğumuz bu avatarlarımızla bir deneyime gönderildiğimiz açık ve net.Lakin net olmayan şey şudur ki :bizler ne kalü belayı hatırlarız veya bize hatırlatılmaz ne herhangi bir bilimsel yolla yaratanın işte yaratan budur diyebiliriz.Elimizde olan şeyler bu evrenin kesinlikle ve kesinlikle kuralla yaratıldığı bu ne dediğiniz önemi yok ister istatistiksel mekanik deyin ister evrim deyin ister yaratılış efsanesi deyin.Bilinçli olarak yapılmış tüm bunlar evrenimizde ışık hızı gibi bir üst limit olması .En yakın yıldız bile 4,2 ışık yılı uzaktayken kimse bana yaratan yok demesin…
Anlıyorum sizi ama ben yaratan var mı yok mu diye sormadım. Yaratandan ayrı, onun dışında bir şey var mıdır?
O ve yarattıkları vardır sadece
Yaratanı yarattıklarından ayrı düşünüyorsunuz. Saygı duyarım. Ben yaratanı yarattıklarının dışında düşünemiyorum. O zaman ikilik, yaratan için de varmış gibi oluyor. Yaratan bir dir. Yaratan ayrı yarattıkları ayrı olsaydı o zaman yaratan her şeydir sözü yanlış olurdu. Şu an tuttuğunuz telefon, bilgisayar klavyesi de yaratanın varoluşu, varedişi içindedir.
Peki yaratmak nasıl bir fiil nasıl bir eylem sizce ?.Yaratıcı olmak için ne gerekir ?
Aklınıza bir çilek imgesi getirin. Gayet net canlı bir çilek imgeleyebiliyorsunuz öyle değil mi? Bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki bir nesneyi görmek ile o nesnenin imgesini zihinde oluşturmak arasında hiçbir fark yoktur. İkisinde de beynin aynı görsel bölgesi aktive oluyor gelişmiş eeg cihazlarında. Zihninizde bir şey yaratabiliyorsunuz. Bu gerçek değil ki diyebilirsiniz. Bütün dinler de hayay, dünya gerçek değil diyorlar zaten. Hepsi bir ilüzyon diyorlar. Zihninde yarattığın çilek imgesi de gerçek değil… 🙂
Peki şimdi ben tanrı mı oldum?
Tanrının zihnindeyiz. Hepimiz birer hücre gibiyiz. Bir hücre bütünün özelliklerini taşır. Dahası bu hücre gelişebilir. Tasavvufu okumanızı tavsiye ederim. Yaratan kendini görmek istedi kendini deneyimledi denir…
Merhaba 2019dan selamlar. Sizi okumak bugüne nasip oldu. Tasavvufta neler okumamı tavsiye edersiniz?
Bloğunuzu daha yeni keşfettim ne yazık ki!Geçte olsa iyi ki de keşfetmişim diyorum 🙂 evrim teorisine hiç bu yönden bakmamıştım ama sanırım ne anlatmak istediğinizi anladım emeğinize sağlık diğer yazılarınızı da okumaya çalışıcam 🙂
İlginiz ve beğeniniz için çok teşekkürler 🙂 Blogum günceldir ve yeni yazılar paylaşmaya devam ediyorum, sizin de yazılar hakkında sorularınız olursa yazının altına yorum yapmaktan, sormaktan çekinmeyin. Gördüğünüz gibi güzel tartışmalar oluyor 🙂 Hoşgeldiniz.
Ne desem bilemedim… İnsanın kendi düşüncesini aktarırken başka bir düşünceyi kötülemeden bunu yapabilmesi inanılmaz bir okuma zevki ve ikna edici !Daha önce bu blog u görmemem çok yazık. Bir şeyler düşünüyorum reikiyle ilgileniyorum hatta uzun süredir uğraşıyorum ama hem çoğu konudaki bilgi eksikliğimden hem de çevredeki insanların yaftalamasında pes edip düşünmemeye başlıycaktım ki yeniden heycanlandım!! Bana bu konularla ilgili okudugunuz bir kitap önerin lütfen ????
Varoluşçu kitaplar listesi blog gönderimde bu konularla ilgili bilimsel, felsefik ve ezoterik kaynaklarımı paylaştım ama daha çok var. Özellikle merak ettiğiniz bir konu varsa size daha fazla yardımcı olmak da isterim 🙂 İlginiz ve beğeniniz için çok teşekkürler. Facebook sayfamı da beğenirseniz oradan da iletişim kurmak mümkündür.
Yaratmaktan kastınız yoktan var etme mi olan şeyi değiltirebilme ve mevcut olandan yeni şeyler üretebilme mi
Bir sonraki aşama maddeyi yaratmaktırdan kastınız yoktan var etmek ise bunun yapılabileceğine dair mantıki bi izah veya buna kısas bi örnek verir misiniz
Elbette yaratmaktan kastım yoktan var ediş değildir. Bu kavramların iyi tanımlanması gerek haklısınız Nihal Hanım. Gerçek manada yoktan varediş bir olanın hikmetidir. Ama insan da bu yaratım hikmetinden kendine düşen bir zerreyi almıştır. Yoktan asla var edemeyiz ama var olanı dönüştürme becerimiz günden güne gelişmektedir. Varlığı bir oyun hamuru gibi şekillendiririz. Ama ben en büyük resme bakmaya çalışıyorum. Her şeyin sonunda, nihayetinde bir olana ulaşacak değil miyiz? Amacımız bu değil mi? O’na ulaşmak değil mi? Şu an sahte bir ayrılığın içerisinde değil miyiz? Ayrılık gerçekte var mıdır? O’na ulaştığımızda ne olacağına dair bir bakış açısıdır benimki sadece. Asla hakikat değil, hakikat sözle anlatılamaz zaten. O olduğumuzda belki de yoktan var eden de olacağızdır. Şimdi bunu söylediğimde beni şirk koşmakla suçlayabilirsiniz ama Kuran’ın satır aralarını iyi okumak gerek.
HATIRLAMAK;O GÜZEL MUHTEŞEM HARİKA ANLARINI HATIRLAMAK HİSSETMEK MÜKEMMELLİĞİN YÜCELER YÜCESİ ALLAHIN MÜKEMMELLİĞİDİR!
galaktik konseyden esajlara rastlamış birkaç mesaj okumuştum orada uzay gemilerin ken kendini tamir eden uzay gemilerini bilinci olan maddelerle yaptklarıını söyleyen bir konsey üyesinin mesajı vardı.bizim gezegenimizin bilincinin çok üstünde gezegen kollektif ve gelişmiş insan formunda olan varlklar ısıyan insanlar varmış.sanırım aşağıdaki sitelerin birindeydi
http://www.galacticchannelings.com/turk/sheldan03-06-14.html
Hoşgeldiniz 🙂 Zaten gerçek bilgi dışarıdan değil içeriden gelir. Kitap yerine kendinizi okuduğunuz için, bu farkındalıkta olduğunuz için şanslısınız 🙂 Lütfen yorum ve görüşlerinizi eksik etmeyin yazıların altında.
Ya siz ne salaksiniz maddeye sadece allah hukmeder insanin bu ilme ulasmasi mumkun degil allah ol der ve olur bu is onun icin bu kadar basittir
Kesinlikle sevgili Eren 🙂 Aynen bunu anlatmaya çalışıyoruz. Allah ol der ve olur. İnsan da Allah’ın bir prototipi, nefesi, halifesi… O olma yolundayız. Biz de bir gün ol diyeceğiz ve olacak. İşte o zaman birliğe, Allah’a ulaşacağız. Allah olacağız. Buna kızmanı doğal karşılıyorum ama tefekkür edersen anlayacağına inanıyorum 🙂
Yaaa birak oyle bisi yok insanin maddeye hukmetmesi diye birsey olamaz ben kizmiyorum ama sacmaliyorsunuz insanin allah gibi olacagi hangi kitapta yaziyor sen bu kaniya nerden vardin herkes tanri olsa nasil bir kaos olur hic dusundunmu bur kere insanin sozunu atoma gecirmesi esyanin dogasina aykiri daha karisina soz geciremiyor
Şu andan bahsetmiyoruz 🙂
Herkes iltifatlar felan filan benim anladigim bu sitede uzak dogu mistizmi pazarlanmaya calisiliyor bunu yaparkende muslumanlari kirmayalim dusuncesi hakim tasavvufla bag kurulmaya calisilsada islamda aradigini bulamayan kayip ruhlarin mekani olmus kurani nasil okursan oku neresinden okursan oku tanrinin tek oldugu yaraticinin tek oldugu hukmunu kafana gore esnetemezsin ha soyle bisi var bide zaman kavrami bir insan bi kere tanri olacak demek okisi zaten tanri olmustur demektir cunku tanri icin gelecek zaman gecmis zaman kavrami yoktur o zamanada hukmeder biz gelecekte tanri olacaksak zaten tanri olmusuz demektir haşa
Burası bir kişisel blog ve herhangi bir kazanç sağlamıyorum. Kuran çerçevesinde bir şeyler de anlatılmıyor burada. Herhangi bir inanç sistemi masaya yatırılmıyor ya da onun üzerinden bir pazarlama faaliyeti gerçekleşmiyor. Asla bir düşünce empoze de edilmiyor. Varolul felsefesi bazında özgür yazılardan oluşuyor. Elbette eleştirme hakkınızı savunuyorum ve fikirlerinize, inancınıza saygı duyuyorum, görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim 🙂
Ticari pazarlama degilse bile fikrinizi pazarliyorsunuz ben size ticari kazanc sagliyorsunuz demek istemedim yanlis anladiniz ama dikkatimi su cekti yapilan yorumlara kuranin satir aralarini iyi okumak lazim tasavvuftada boyledir gibi cevaplar vermissiniz eger ben musluman degilim budistim veya suyum buyum diyorsaniz benim icin zaten sorun degil istedigin dinin savunuculugunu yapabilirsin ama senin bu fikirlerine islam la pek alakasi yok oyuzden fikirlerini savunurken kurani karistirmasan iyi edersin bu benim tepkim sana sadece elestirel ama yobazlar bu siteye girip yazdiklarini okusa senin icin hic iyi olmaz 🙂
Ben başka bir yazımda şeytanı bile anlamamız gerektiğini, onun da bir melek olduğunu ve vazifesi olduğunu, insanın yükselmesine yardımcı olduğunu bile yazdım. Yani cesurca yazmaktan çekinmem 🙂 Burda bahsettiğim şeytan da Kuran’daki şeytan değil genel anlamda insanlığın şeytan kavramı yani sözlükteki anlamı. Her şeyi din bazında düşünmeme gerek. Kuran’ı da bazen referans olarak gösterdiğim doğrudur sadece diğer kutsal kitaplar gibi onu da daha iyi anlamak adına farklı bakış açıları getiriyorum. Dünyada 7 milyar insan, 7 milyar görüş var. Hepsine saygılıyım, bu da o 7 milyar görüşten sadece biri. Çok da mühimsemeyin 🙂
Ne yapmaya calistiginizi anlamadim malasef. Dinleri kutsal kitaplari referans alip kendinize farkli bir seytan ve allah kavrami yaratmissiniz yeni bir din gibi tum dinleri kucaklayan bir bakis acisi biraz din biraz felsefe biraz mistizm gibi hepsinden biraz almissiniz buna inanmak istiyorsaniz inanin.
EVRİM ile TEKAMÜL kelimelerinin İŞLEV karşılıklarını, birbiri ile sağlamaya alırsak
geri bildirim açısından her hangi bir fark; vaat etmediklerini görürüz
Bununla birlikte; ilerleyen, gelişen, dönüşen bilinçlere SAHİP ÇIKMASI
yolcu’luk haklarını gözetmesi
ilerleyen farkındalıklar ve hassasiyetlerde ve son tahlilde
yolcunun sorumluğunu ÜSTÜNE alması,
kendisini insana TANRI olarak tanıtan MERCİ yahu Hitap Sahibi ile
FARKLI bir açıdan tanışmak imkanı verir….
salt EVRİM; tek başına beslenme zincirine konuşlanmış halde
av ve avcı silsilesi arasındaki ETİK değerlerin DENGESİNE bağlıyken
TANRI bilgisi, evrime hatrı sayılır bir romans katar…
Evrime
”ZAMAN” disiplinleri üzerinden değil de SONSUZLUK SABİTİ’nden bakarsak;
ve 1 an için sonsuzluğu; gelecek/lerin geldiği hiza YERİNE
bütün geçmişlerin 1 araya toplandığı ve bütünü ile bitmiş
tamamlanmış 1 EVRİM pipeti olarak
1” amma ÇİFT ucunu BİR’leştirip
örtüştürürsek
orada TANRI olduğumuzu değil
orada ta kendisi gibi TANRISIZ
zira, eksiksiz olduğumuzu görürdük
bu da bizi TANRI ile (nihai) EVRİM
yahu (nihai) TEKAMÜL sözcüklerinin
makro>
bu da bizi TANRI ile (nihai) EVRİM
yahu (nihai) TEKAMÜL sözcüklerinin
makro>mikro eş İŞLEV’li iz düşümüne
______________________________+
HİZALARDI
yorumum biraz daha uzundu gerçi
bir soru cümlesine vardırmıştım mantık hizamı
neden bilemiyorum hepsi yayınlanmamış
dilerim bir ara yine sorarım…
kaleminizi okumak ve satır aralarınızı takip etmek keyif verdi
hoş geldiniz
Bu yazı aracılığı ile aklımın bir köşesinde kalmış bir soruyu buraya yazmak istiyorum, belki farklı düşünceler çıkar umudu ile.
“Kısacası evrimin gideceği son nokta tanrı olmaktır. Evrim teorisi yalan ikenki tanrı kavramını biliyorduk. Evrim teorisi gerçekkenki tanrı kavramı da kaçınılmaz olarak böyle bir tanrı anlayışını gösteriyor.”
Sorumu sormadan önce biraz açıklama yapacağım. Fizikte özellikle son buluşlar sayesinde tüm bilinen fizik kitaplarının yakılıp yerine yeni fizik kanunlarının açıklandığı bir kitabın yazılabilme olasılığının yüksek olduğundan bahsediliyor. Aynı zamanda dediğin gibi insanlık bilimin yolundan gitmeye devam ederse bilinen dinsel tanrılar yerine evrimin bizi ulaştıracağı farklı bir tanrısallığın kabulü söz konusu.
Özetle bu iki örnekte gerçekleşen olay bir şeyi daha üst bir doğru bulana kadar doğru kabul görme durumu. Aynı felsefenin kronolojik tarihi gibi. Daha iyisini bulduğumuzda eskiyi rafa kaldırma sistemi. Sanırım anlatmak istediğimi anlattım.
Sormak istediğim soru, evrimi sadece biyolojide değil de evrensel bir evrim olarak görüp sonunda maddesellikten kurtulup, tanrısal olduğumuzda acaba bir sonraki olayımız ne olacak ?
İnsanlık alet yapmaktan Quantum fiziğine ulaştı, bunun yanında mantığımızın artık kabul edemediği hikaye tanrılar geride kaldı vs.
Tanrı olduğumuzda, tanrı olmayı rafa kaldırabileceğimiz bir şey bulabilecek miyiz ?
Teşekkürler.
Bundan bir önceki yorumunla bu sorun aslında paralel. Farklı bakış açıları ve cevaplar gelecektir bu soruna ama kendi bakış açıma göre bahsettiğin süreç çok uzun bir süreci kapsıyor. Öyle ki evrenin yaşam döngüsünün sonuna kadar sürebilir ve varlıklar bahsettiğiniz raddeye geldiğinde zaten evrenin de sonuna gelinmiş olabilir. Bir sonraki aşama hiçlik ve hiçlikten her şeyi yaratma… Sonsuz yaratım döngüsü. Kali – Yuga derler buna hint mitolojisinde.
Reblogged this on tabletkitabesi.
Yorumlara ufaktan bir göz attım, Güzel denilebilir en azından merak edip okuyanlar var bu bir gelişme daha 3 yazını okumama rağmen adem ve havva ya bir sempati ve ya araştırmacılığın var.
Kısaca Zamanın ötesinde Erkek ve Kadın dünyayı eşit yönettiği zamanlar da, Erkeğin Testosteron ve hormon seviyeleri yüksek olduğu için içsel olarak kadına yenik düşerlerdi, Ki zamanında Mısır Kraliçesi “Kraliçe Kleopatra” Roma Kralı Jül sezar Tarafından işgal edildiğinde, Sadece tek bir bakışı ile milyarlarca can kurtarmış, ama Roma imparatorluğunu da rezil etmiştir. Geçmişten bahsetmişken kadını kötü göstermek amacı ile Ademin ilk eşi “Lilith” İn de hikayesine bakmanızı tavsiye ederim. Bu hikayeler gerçekten alıntı yapılarak Tanrısal varlıklılar olarak gösterilmiştir Bir çok lahit ve tabletlerde gerçek kişilerin hayatından çıkmıştır Bkz; Lilith
Ve en önemlisi de dünya nüfusu 7,442 milyar ve bunun Büyük bir kısmı Çin de bilinen hesap 1,379 milyar, ‘Dünya 13 milyara kadar nüfusu kaldırır kaynaklar yeter’ Bize söylenen bu olsa da bu aldatmaca normal hesaplamalar da Dünya 9 Milyar insanı barındırabilecek kaynağı taşıyor şu an. kısaca bir çok insan toplu katliamlara karşı. Annemin bu duruma bir sözü var “neden azaltmaya çalışıyorlar? Başka gezegenlere gidelim!”
Ne kadar da bende istesem bu durum olması gerek diye düşünüyorum. Kısaca Tanrı, Sistem, Politika, Evren, Evrim ve vs gibi konular her zaman var olacak ve biz bu konulara kafa yorarken işleyişi asla takip edemeyeceğiz. Evet Hepiniz birer tanrısınız, Ama sadece aynada ki kişiye kadar.
Saygılarımla.
Bence gerçek tanrılar, maddeye hükmetmeyi yaratanlar ve ya geliştirenlerdir. Diğerleri, yani bu keşfedilmiş hükmetmenin uygulayıcıları tanrı değildir, insanlardır. Çünkü onlar var olan bir şeyi geliştirmemiş, yoktan da var yaratmamışlardır.
Aradan onca zaman geçtikten sonra buralara geldim hem de çok alakasız bir şekilde ama demek ki benim kısmetim de bugüneymiş. Çok keyifli bir yazıydı ellerine sağlık. İnsan bu tarz şeylerle -bu tarzdan kastım insanı düşünmeye sevk eden şeyler- karşılaştığı zaman bu gibi tepkiler verebiliyor. Belki seni teselli ediyor gibi olacağım ama niyetimin bu olmadığının altını çizerek sana diyorum ki, düşünmek istemeyen insan reddetmeyi seçer. Kabul, düşünmenin mutlak sonucudur demiyorum. Ama bir fikir biraz bile demlenmeden tartışılmadan hemen reddediliyorsa orada düşünce değil önyargı vardır. Bana sorarsan, alim olan anlar seni asmaz. Elhamdülillah müslümanım hem de en çılgınlarından biriyim bana sorarsan, aslını Rabbim bilir. Benim bildiğime göre bize ruhundan üfledi, bize o olma şansını verdi. Bahsi geçen ‘insanın yaratma gücü’ aynen söyledikleri gibi Kuran’da geçmez ama aynı Kuran’ın peygamberi bize -hadisin sahih olduğunu varsaydığımızda- ‘..kuşun etinden yemek o kimsenin hatırına gelir ve bunun üzerine hemen çeşitli et yemekleri halinde onun önüne varır. Cennet ehli ondan istediği kadar yer. Doyduğu zaman, kuşun kemikleri toplanır. Sonra uçar, dilediği gibi cennette otlamaya başlar’ diyerek açıkça anlaşılabilen bir kudret müjdelemiştir. İnsanın insan haliyle bunu yapmaya gücü yetmez ama bu gücün ona bahşedileceği peygamber tarafından müjdelenmiştir ve bu güç bir insanlık gücü değildir. Bu gibi fikirleri düşünmek ya da tartışmak ise dini genişletmek ya da çarpıtmaktan ziyade bir şeyleri anlamaktır. Allahın neden 99 tane ismi var mesela hiç düşünen oldu mu? Neden 98 değil, neden 100 değil de 99? Bu dünyada kelimelerin ve sembollerin bile birçok derin anlamı vardır. Öyle olmasa, dua gibi kelimelerden meydana gelmiş ve belirli sayıda çevirildiğinde kapılar açan anahtarlar olmazdı. Bir muradı isterken bile bir sistem vardır. Çünkü işin özü doğru kilidi doğru kapıyla buluşturabilmektir. 1 sayısı önemli sayılardandır mesela, tam ve bütün olmaktır. Farklı kültürlerde ve farklı coğrafyalarda bile olsa 1 ile ilgili olan 10, 100, 1000 gibi sayılar diğer sayılara nazaran daha kilit anlamlar ve sembollerle değerlendirilenlerden olmuştur. Benim anladığıma göre Allah’ın isminin 99 tane olması, 100’üncünün biz olmamızdandır. Bize ruhundan üflemiştir ve biz onun bir parçasıyızdır. O bizimle, haşa, 100’e tamamlanmıyordur, aslında bunun anlamı bizi o kadar çok kendinden yaratmış olmasıdır bence. Bunlar benim fikirlerim tabi ki. Bu dünyada sormak ve anlamak isteyene görülecek hikmet vardır. Bu dünyada daha çok Hallac-ı Mansurlar olsa da asılmasalar keşke, herkes aynı kökün dalları olduğumuzu bir anlasa belki cennetimiz bu dünya bile olabilirdi. Ama öyle olmadığına göre inşallah hepimiz bir sonraki levela geçebilmeyi hak edenlerden oluruz diyorum.
Hoşgeldin sevgili Mer 🙂 Bu blog senin de işaret ettiğin gibi mevcut sistemi mümkün mertebe çözebilmek ve anlamak üzere düşünmeye sevketmek üzere kuruldu. O nedenle blogun hiçbir yazısı bir şeyleri dogmalaştırmaz ya da şu şudur gibi kesin yargılarla ahkam kesmez. Bu amaçlarla yolda olan insanları bir araya getirmesi de benzer frekansların birbirini çekmesine çok güzel bir kanıt 🙂
Değerli katkın için teşekkürler. Blog boyunca bahsettiğin sayılar ve semboller üzerine de pek çok analiz göreceksin. İlgili yazıların altına değerli yorumlarını yaparsan başkaları da kendi sorularına cevap bulup işaretler alacaktır. Kolektif bilincimize hoş geldin tekrardan 🙂
Henüz diğer yazıları okumaya fırsatım olmadı ama bunu duymak bile beni mutlu etti. Fringe dizisinde Walter Bishop’ın bir repliği vardı. ‘Meraklı beyinler farklı zamanlarda ve farklı yerlerde aynı düşüncelerde buluşur’ gibi bir şeydi. Güzel cevabın için teşekkürler 🙂
Savsata dan başka birşey okumadım.
Değerli yorumunuz için çok teşekkürler 🙂
varlığını ya da yokluğunu kanıtlayamadığımız ve tanrı diye isimlendirdiğimiz şeyi sürekli düşünüyorum.Sizin agnostisizm konusundaki düşünce ve bilgilerinizi merak ediyorum.(Ve yıl 2020.Evrim biyoloji kitaplarından kaldırıldı.2012 de yazılmış bu yazıyı okurken ne kadar geriye gittiğimizi bir kez daha farkettim…)
Merhabalar. Aslında sorunuza cevabı kendiniz vermişsiniz biraz. 🙂 Agnostisizm artık sorgulamayı bırakmamız gerektiğini söyler malum. Çünkü insanın bu yetkinlikte olmadığını, bu konular üzerine düşünmenin ambiane tabirle havanda su dövmek olduğunu ileri sürer. Fakat siz tanrı kavramı üzerine sürekli düşünüyorsunuz. Bu size özgü de değil, farkındalığı artan her insan bu düşünce üzerine tefekkür etme güdüsü içerisinde oluyor. Bu bağlamda da Agnostisizm etkinliğini yitiren bir görüş olarak havada kalıyor.
Tüm bunları bir kenara bırakırsak, adına “arayış” dediğimiz hakikati arama yolculuğumuz aslında bir sonuca ulaşma çabası değil. Bir süreç. Biz aslında bu sürecin peşindeyiz. Taoizm gibi düşünebilirsiniz. Yolun sonu yok. Yol var. 🙂 Bu bağlamda Agnostisizm de anlamını yitiriyor. Yani bir Agnostik size gelip dese ki: “Yeaa boş işler bunlar aklın almaz senin bilinemez bunlar kieeaa” derse ona iyi de ben bir sonuca varmaya çalışmıyorum ki. Bizzat bunlar üzerine düşünmek hayata bakış açımı genişletiyor ve bilincimin sınırlarını genişletiyor. Ben bu sürecin kendisinden haz duyuyorum diyebilirsiniz. 🙂
Her sey yokken ne vardi Tanri. Her sey varken Tanri nerede ? Tanrı varken sen neredesin… Panteist bir anlayış olmamakla birlikte Tanrı’dan ayrı olmanin mumkun olmadigini dusunuyorum…
Kesinlikle Şeyma. Blogta en çok yazdığım şeylerden biri şu tümce: “Tanrıdan ayrı, ondan hariç, onun dışında, ondan başka bir yerde bir şey olabilir mi? Onun haricinde varlık olabilir mi?” Keza adına tanrı değil de bir ve bütün olan demeyi daha çok seviyorum aslında. O nedenle düşünürken onu kendimizden ayrı bir varlık gibi değil de bizi de kapsayan bir bütün olarak düşünme çabası güzel de bir zihin egzersizi.
Haklısınız şimdi daha iyi anladım.Sanırım yazılarına bundan sonra daha çok yorum yapıcam 🙂
Çok sevinirim. Her okuru yorum yazmaya teşvik ediyorum çünkü yorumlar yazının kendisinden daha etkili çıkarımlar içeriyor şu an sizin güzel sorunuz gbi. Ayrıca yazılara çok yorum yapanlarla röportaj yapıyorum.
[…] küçük kişisel blogu yazmaya başlamam, bir forumda yazdığım “Nasıl Tanrı Olunur” yazımı ve diğer denemelerimi bir blogta kayıt altına alarak aslında herkese açık bir […]
[…] Keza bizler yeni evrenlerin öncüsü, yeni hayatların yaratıcısı, tanrının parçalarıyız… […]
[…] yazılarıma yön vermiştir. Öyle ki bu blogun 2012 yılında yazılan ilk yazısı “Nasıl Tanrı Olunur” temelde bu kısa öykünün finaline göndermedir. Daha da önemlisi, bugün bu yazımızda, […]